Eğri oturmadan doğru konuşmanın vakti geldi de geçiyor.
Dünyada ve ülkemizde olana bitene bakınca suyun yönünü başkaları açıyor biz Müslümanlar da peşinden gidiyoruz.
Herhangi bir konuda ne bir gündem belirleme şansımız var ne de belirlenen gündemi değiştirme gücümüz.
Ne iftira atanlara gün gibi gerçeklerimizi gözlerine sokma basiretimiz var ne de atılan iftiraların hesabını sorabilecek gür sesimiz.
Tüm dünyada ezilen, horlanan, ötelenen olarak bizler hala birbirimizle laf yarışına giriyor, moda deyimle “kapak” cümlelerle günü kurtarmaya çalışıyoruz.
Yapılan tüm algı yönetimlerinin altında kalıyoruz. Toplum mühendisleri bizi şekilden şekle sokuyor.
Kapalı kapılar arkasında yazılan senaryolarda oynamak zorunda kalıyoruz.
Birikim desen yok, mizah desen yok, algı yönetimi desen yok.
Televizyonlarda ve gazetelerde sesini değil, sözünü yükseltecek aydınlarımız birbirinin kuyusunu kazmakla meşgül.
Gemi sallanınca herkes başının çaresine baksa gene iyi, herkes birbirini denize itme derdine düşmüş.
Saray soytarısı olmak için can atıp da önüne kemik atılmayınca havlayan çakallara bile hadi oradan diyemiyoruz.
Eşcinsellerin hakkını savunmak için kendini heba edenlere hakaret etme, küfür etme dışında yaptığımız ciddi bir şey yok.
Kim kimin hakkını savunursa savunsun, şiddete başvurmadığı sürece eyvallah diyelim hadi…
Ya kutsallarımıza saldıranlara şöyle şiddetli bir Osmanlı tokadı nakşedecek(fiziki değil) kimimiz var?
Twitter gündemini hor görmekle yetinirken bizler, elin oğlu çıkıp orada gündem oluşturup, yeni sınırlar çizme derdinde alt sokağımızda…
Toplumsal olaylara TOMA dışında müdahale etme şansımızın kalmadığı küçük ve basiretsiz bir dünyada, kendi eksenimiz etrafında dönüp duruyoruz.
Birkaç özlü söz, birkaç NFK şiiri ile bu işler yürümüyor.
Hiçbir gereklerini yerine getirmeden Allah’ın ayetleriyle oyalanmak hangi nitelikli Müslüman’a yaraşır?
Allah bize yeter eyvallah da, Allah demez mi, ben sizin oturduğunuz yerden hariçten gazel okumanıza mı yeteceğim?
Televizyon karşısında bizden birinin ettiği lafın ardından kendimizi rahatlamış hissediyor da uykuya dalıyorsak ardından, neyin kavgasını yapıyoruz?
Allah Kur’an’ında onlarca yerde, “düşünmez misin?” diye soruyor…
Biz düşünmeyi, okumayı, kendimizi geliştirip mücadele etmeyi bıraktıktan sonra horlanmaya, gündem peşinde kıvranmaya ve ezilmeye devam edeceğiz!
“İdbara düşünce de, ikbaldekileri maymunca taklit edip günü kurtaracağız...”