Basının Zirzop Kalemleri

Ders çalışmaya ve kendisini geliştirmeye üşenen çocuklar vardır. Karnesinde sürekli kırıkları olan…
Niye kırık çok karnende? Sorusuna ya okulu, ya arkadaşlarını ya öğretmenini suçlayarak cevap verir ve hemen her şeyden şikâyetçidirler.
Ders çalışmak akıllarına gelmez mi? Gelir tabii ki…
Gelir gelmesine de, çocuk aklıyla herkesi kandırabileceğini düşünürler.
Hadi onlar çocuktur diyelim.
Cumhuriyet kurulduğu günden beri ne zaman ülkeyi muhafazakârlar yönetmeye başladı, bizim ülkede basın simsarları hemen o aksi ve çekilmez çocuk gibi başladılar zırlamaya!
Ülkede basın özgürlüğü yok!
Basın özgürlüğü olsa neler neler yapacaklardır. Nobel ödülü bile alacaklardır zirzoplar. Kendisini geliştirmeyen her şeyden, ülkeyi yönetenler sorumludur onlara göre.
İşin tuhafı bu kadar saçma sapan fikirlere herkesi inandırdığını düşünecek kadar salaktırlar. İnanan yok mu? Elbette var, kendisi gibi düşünen herkes de inanır bu salaklığa!
Salaklık diyorum da kusura bakmayın, daha iğrenç tanımlamalar aklıma da gelmiyor değil.
Bu basın simsarları her seferinde, çalışan, hizmet üreten, ülkeyi şaha kaldıranların etrafında sinek gibi dolaşır, terleyenlerin alnına konar, kolunu ısırır ama sinek oldukları için kimse dönüp bakmaz yüzlerine.
Arı gibi olsalar, zehirli iğnelerini batırmayı ve işi bitirmeyi düşünenler de yok değil. Ama ne gezer.
Sadece birer sinektirler. Kendilerine addettikleri görev aslında çöplüklerde yaşamak ama onlar nedense, bala konarlar.
Ayakları, kanatları yapış yapış olur, uçacak, kaçacak yer bulamazlar, vızırdamaya devam ederler.
Köşklerde, saraylarda ağırlandıkları memleketin en berbat zamanlarındaki o şaşalı günleri mumla aramaya başladılar şimdilerde…
 Ülke batarken, herkesin açlıktan nefesi kokarken, fildişi kulelerde kadeh tokuşturan bu pislik sinekleri şimdilerde konforları ve rahatları bozulduğu için, koro halinde aya karşı ürmeye başladılar.
Kimisi sanatçı olduğunu, kimisi kendisinin zeki falan olduğunu düşünüyor. Kimisi de bi kalem oynatıp gündem oluşturacağını hayal ediyor.
Birçok televizyon ve gazetenin koro halinde aynı palavraları sıktığı günlerde bile bunlara kimse inanmıyorken, şimdilerde söyledikleri her yalanın anında suratlarına çarpıldığını gördüklerinden, kendilerini beş para etmez zavallı gibi görüyorlar ve buna tahammül edemiyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen insanlara da, yalaka, yandaş gibi yaftalar yapıştırıp kadehleri tokuşturuyorlar.
Aklınıza gelemeyecek her türlü hakareti etmekte beis görmeyip, suratlarına tokat yediklerinde de, basın özgürlüğü diye feryat ediyorlar.
Eskiden sadece ulusalcı, laik medya böyleydi şimdilerde onları mumla aratan daha iğrenç ve daha pespaye paralel medyası türedi.
Daha düne kadar öpmedikleri, yalamadıkları yer bırakmadıkları yöneticilere karşı tüm silahları kuşanıp topyekûn saldırıya geçiyorlar.
Sonuç?
Sinek bile başından kovunca gidiyor da bunlar kadar yapışkan, akışkan, tahammül edilemez bir güruh görülmemiştir.
Ve tarih, öyle bir ayıraç görevi görüyor ki!
Halkımızın sağduyusu da onları tarihin çöplüğüne gömmeye hazır bekliyor!


Yazarın Diğer Yazıları