Rakip azılı olunca hedef büyüttüler iyi mi?
Önce ayağına çelme takmaya çalıştılar tekmeyi yediler. Ufaktan darbeye falan heves ettiler, yemedi.
Sonra paçasından tutarsak tökezler deyip bir level daha atladılar. Baktılar pabuç büyük…
Yolda hızla giden arabanın arkasından koşan çoban köpeğinin eniği gibi, ağır başlı köpek arabanın arkasından yetişemeyeceğini anlayıp geri çekilince bunlar da geri çekildi.
Biraz daha büyümeyi beklediler ama hep siperde. Semirdiler, kanları bitlendi.
Şeytanla masaya oturup kapalı kapılar ardında yeniden plan yaptılar.
En azılı düşmanın bile veremeyeceği hasarı vermekten imtina etmediler. Ülkeyi yangın yerine çevirdiler. Adına da “direniş” falan dediler. Neye ve kime direniyorlarsa artık?
Tüyü bitmedik yetimin geleceğini çaldılar, yaktılar, yıktılar.
Milletin üzerindeki uyuşukluğu aldıklarının farkında değillerdi, tozunu silkeleyen halk kendine geldi. Yüzyılda bir gelen liderinin kıymetini bildi ve sahip çıktı liderine.
Bunlar iyice zıvanadan çıkmaya başladılar. Çıktılar da.
Çelme, pabuç derken biraz daha yukarıya, bel altından vurmaya çalıştılar.
Tarihin en karanlık dini cemaati ile en pespaye bir planla geldiler.
Halkının beş kuruşuna tamah etmeyeceğini bildikleri halde, yolsuzluk operasyonuyla vurmaya çalıştılar hem de hırsızlığın, yolsuzluğun, röntgenciliğin dibine vurmuş bir cemaat eliyle yaptılar bunu.
Kendilerinden başka kimseyi inandıramadılar. Ayetel Kürs-i görmüş şeytan gibi savruldular yüzde 52 ile…
Memlekete edilecek hizmete engel oldular, gene millet ödedi kaos ortamında yapılamayan hizmetin bedelini…
Karşılarında vurdukça güçlenen bir rakipleri vardı.
Git gide hedef büyütüyorlardı. Bu sefer de tüm dünyanın terör listesinde olan PKK ile girdiler yatağa…
Hedefe giden yolda her şey meşru idi artık.
Yeter ki o Adam gitsindi.
7 Haziran’da ne olduysa oldu, bunlar kendilerini şaha kalkmış zannetti. Zafer türküleri çığırmaya başladılar. Zevkten dört köşeydiler. Rakipleri büyük olunca sevinçleri de büyük olmuştu.
1 Kasım akşamı o şaha kalkan at kıçının üzerine düşünce perem perem oldular. Herkes bir yerlere dağıldı.
Soluğu Moskova’da aldılar.
Gittikçe büyüyen rakibe büyük, daha büyük, en büyük plan gerekti, onu devreye sokmaya çalışıyorlar şimdi.
Dünyanın ikinci süper gücü olan Rusya ile devirmeye çalışıyorlar Büyük Adamı…
Tek bir şeyi unutuyorlar:
Allah’ın tuzağını…
Aslında sadece Allahsızlığı öven kitapları değil de biraz da Allah’ın kitabını okusalar…
Hepsine de gerek yok… Fil suresini okumaları da yeterli…
Ne diyordu türküde?
Recep Tayyip Erdoğan’ı dengin mi sandın?
Ayağında PUTİN’i var zengin mi sandın?
Her olur olmazı canım kendin mi sandın?