AKSİYON GENÇLİĞİ

Kul hakkı yemeyen, suçlu babası da olsa adil olmasını bilen, değerlerinden zerre kadar ödün vermeyen, ülkemizi yönetmeye aday, ülkemizi yönetmeye talip olurken de, iyi bir koltuğa oturayım da itibarım yükselsin amacı gütmeyen, yapmak istediği ve yapacağı işleri sadece Allah rızasını gözeterek yapan, liderlik ruhu taşıyıp kitleleri peşinden sürükleyen gençler aksiyon gençliği olurlar
Bir yanlış gördüğünde "aman bizden biri yapmış bu yanlışı, ben buna şimdilik göz yumayım” diyenlerden hesap soran bir gençlik.

İnsanlar ne der, toplumun bakış açısı nasıldır, ayıplanır mıyım, önüme takoz olan olur mu? Diye düşünmeden, yalnızca "Allah ne der?” sorusunu sorarak ideallerini gerçekleştirmeye çalışan bir gençlik aksiyon gençliğidir.

Dedikodunun ayrıştırıcı etkisini görüp insanların arasına fitne sokmaya çalışanlara "dur” demesini bilen, dedikodu yapan, fitne çıkaranlarla bir olup fitneyi körüklemek yerine henüz ateş kıvılcımken o ateşi söndürmesini bilen bir gençlik.

Birisi hakkında olumsuz bir söz işittiği zaman bunu sıradan, normal bir dedikodu gibi görmeyip, "Bakın bu yaptığınız her şeyden önce insanlık suçudur, bu yanlış iliklenen ilk düğmedir, bu birikmiş suyun önünün açılmasıdır, bunu durdurmak zordur, bunun zararı hepimizi yakar yıkar.” diyebilen bir gençlik…

Kısaca Üstad Necip Fazıl'ın hayalini kurduğu bir gençlik.

Peki, nasıl yetişir bu gençlik?

Necip Fazıl gibi Mehmet Akif gibi, İsmet Özel gibi, Cahit Zarifoğlu gibi değerlerimizin toplumumuza katkısını öğreterek…

Değerlerimizden uzaklaştırmadan sosyal kültürel etkinliklerle besleyerek, "Eskisi olmayanın yenisi olmaz” atasözüne uygun, kökü ezelde, dalı ebedde bir gençlik…

Ama sorun şu ki…

Köklerinden utanan, toprağın altındaki tohumu çürütmeye çalışan, hayrımıza olmayan yeniliklere açık, tabiri caizse sonradan görme büyükler ne denli etkili olur gençlik üzerinde, bu soruya cevap bulmamız gerek önce.


Yazarın Diğer Yazıları