ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
SANA DÜN ALAADDİN TEPESİNDEN BAKTIM AZİZ KONYA
Yusuf Tekin’in mücadelesi
BUHARİ KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ’NDE İFTAR
KUR’AN-I KERİM’İ OKUYUP, ANLAYIP, HÜKÜMLERİNE UYGUN YAŞAMALIYIZ
Altın ekonomik belirsizliklere karşı koruma kalkanı olabilir
AH! YETSİN..
Kim neden bir suçlu arıyor?
Neyi Çekiyorsunuz? (Rezonans-Çekim Yasası)
Konyaspor’da Kötüye Gidiş Sürüyor
Kadın Çiçek Değil, Kadındır
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
TERÖR VE TERÖRİZM
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Son günlerde her platformda paylaşılan bir fotoğraf var...
Bir yanda 28 Şubat dönemi başörtülü kadınlar resmedilmiş bir yanda İslâmî camianın modacı kadınları...
Fotoğrafın altına da Aliya İzzetbegoviç'in;
''Davalar, acılar içinde doğar, refah içinde ölür.''
Sözünü koymuşlar.
Karşıdan bakınca, fotoğraf da, cümle de tam yerine oturmuş diyorsunuz. Öyle oturmuş ki ayakta kimse kalmamış.
O cümleyi Aliya'ya söyleten neydi?
Tabii ki çektiği acılardı.
Bosna, tarihin en büyük trajedilerinden birini yaşarken, Müslümanların içinde bulunduğu gafletin bir tezahürü olarak nitelendirilmişti o savaş.
Savaş esnasında İslam'a sarılmaktan başka yol bilmeyenler savaş bittikten sonra maalesef eski gaflet zamanlarına dönmüştü.
Son yıllarda üç kez gittiğim Balkanlar'da bunu gözlemlemiş birkaç makale de yazmıştım konuyla alakalı.
Evet, günümüze bakıldığında Aliya'nın o müthiş tespiti, o fotoğraftaki gerçek hepimizi derinden yaralıyor.
Bu fotoğrafı gözümüzün önüne getirdiğimizde ''dava şuuru'' olan hepimiz Müslüman kadınların ne denli refah içinde yaşadığını düşünüyor. Oysa eskiden öyle miydi? diyor, eski günlerdeki çekilen acıları hatırlayıp iç geçiriyoruz.
Peki, şunu da düşünüyor muyuz?
Refah içinde yaşayan sadece o kadınlar mı?
Rengarenk kıyafetlerle boy gösteren, zengin sofralarda ''sol elde çatal, sağ elde'' bıçak, birkaç lokma alıp kalanını çöpe döken sadece o kadınlar mı?
O fotoğrafa dikkatimizi çekmeye çalışanlar veya dikkati çekilip de hayıflananlar nasıl bir hayat yaşıyorlar acaba?
Özellikle İslâmî kesimden geçmişte acı çeken ya da çektiğini iddia edenler?
Altında son model arabasıyla en lüks evlerde oturanlar da o fotoğrafa göndermede bulunuyor, yaz tatilinde lüks otellerde keyif çatanlar da, evinin önünde iki araba bulunan da, çocuğunu özel okula gönderen de, markete girince sepeti sonuna kadar dolduran da, fakir birinin bir yıllık ev kirası mukabilindeki telefonla o fotoğrafa göndermede bulunuyor.
Alıcı da buluyorlar ha...
Diyanet'in belirlediği miktarın üstünde zekât, sadaka vermemiş insanlar başkasının yaşadığı lüks hayata çıldırıp vicdanını sızlatmadan yan gelip yatıyor...
Müslümanları batırırsa bu bolluk batıracak mealindeki yazısını okuduğum bir köşe yazarının dar kapsamlı bir istişare toplantısından tevafuk eseri gördüğüm bir fotoğraf karesi vardı...
Masanın üstünde tek bir şey vardı o da 'yok'! Kuş sütü eksikti yani masada.
O okuduğum yazıyı düşündüm o masayı düşündüm...
Dedim ki sonra,
Davalar, acılar içinde doğar, refah içinde ölür ölmesine de, refah içinde olduğu halde kendisinin değil de başkasının refahına dikkat çekenler yüzünden de kahr-u perişan oluruz...
''Ne yapıyorsun, ne söylüyorsun?''
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor