RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
"Dünyada her şey zehirdir. Önemli olan dozdur” der 16. yüzyılda yaşamış doktor, kimyacı ve bilim adamı Paracelsus.
İmtihan için kurulmuş dünya düzeninde, her şey sınav şartlarına uygun olarak dizayn edilmiştir.
Attığınız her adım, konuştuğunuz her sözcük, içtiğiniz her yudum veya yediğiniz her lokma imtihan sürenizi azalttığı gibi sizi sınav sonu salondan çıkaracak şartları da hazırlıyor aslında.
"Kalemleri bırak, kaldır elleri!" emrine doğru yaklaşıyoruz her hareketimizde…
Burada önemli olan attığımız adımın, konuştuğumuz sözcüğün, içtiğimiz sıvının veya yediğimiz lokmanın içeriği ve dozu.
İmtihanımız bu içeriklerden ve doz ayarlamalarından oluşuyor.
Şu içeriktekiler ve şu kadar miktarda olanlar helal,
Şu içeriktekiler ve şu miktarı aşanlar haram.
Dikkat buyurun!
Bir şeyin helal olması için hem içerik hem de doz açısından uygunluk şartlarını taşıması gerekiyor.
Bunun içerik kısmı helal dilediğim kadar konuşurum, içerim, yerim, harcarım diyemezsiniz.
Müslüman için içerik ve doz ölçüsü Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'de açıkça ifade edilmiştir.
Mevlana Celalettin Rumi'nin muhteşem benzetmesi doz ve içerik açısından çok değerlidir. Mesnevi 5. Defterde anlatılan kabak hikâyesin de: Ev sahibesi dünyayı imtihan salonu olarak görmeyip her şeyden sınırsız bir biçimde istifade etmek isteyen kişiyi; halayık ise dünyayı imtihan dünyası olarak görerek içerik ve doz ölçüsü olarak Kur'an ve Sünnet ölçülerini esas alan, sahip/sahibe değil kendini "kul” olarak gören kişiyi; eşek sınırsız zevk ve haz peşindeki nefsi; kabak ta Kur'an ve Sahih sünnetle tespit edilmiş doz ve içerik ölçüsü anlatılır.
Dünyada eşyaya bakışımızda değişmeyen bir ilke vardır:
"Fazla değer insanın başını yere eğer!”
Küçükten büyüğe dünyaya dair her işlemde içerik ve doz denetlemesi yapmadan hareket edenler, ölçü olarak kabağı kullanmayanlar Mesnevi'nin hikâyesindeki ev sahibesi gibi hem dünyada kan-revan içinde kalacak rezil olacak; hem de ahiretlerine zarar vereceklerdir.
Hemen her gün haberlerde buna dair örnekler görmüyor muyuz?
En değerli duygu sevgi.
Etkisi her devir malum sihir olan söz.
Dozu aşıp, şehvetine mağlup olup, lafızpersetlik hastalığına dönüşünce kişiyi "ne yaşar, ne yaşamaz” halinde bir ölüye çevirmiyor mu?
"Ya benimsin, ya kara toprağın” şekline dönüşüp dozu aşınca kadın cinayetlerini netice vermiyor mu?
Kıymetli olan saygı.
Dozu aşınca batıla hak, hakka batıl diyecek bir çukura insanları yuvarlamıyor mu?
İlmin başı edep.
Dozu aşınca insanı ilkesiz, omurgasız, hayvandan daha aşağılık bir tek hücreli bir mahlûk pozisyonuna itmiyor mu?
En değerlisi sabır.
Hz. Ömer'in "sabır, boyun eğmek değil mücadele etmektir” dediği halde, doz ve içerik denetlemesi yapılmadığında din ve dünyaya dair sınırları her gün çiğnenenlerin sığındığı bataklığı savunmak için kullanılmıyor mu?
Hayatın yakıtı güç ve ünvan.
Doz ve içerik yöneticisi kabak ölçüsüyle kullanılmadığında; Robert Iger'in cümleleriyle bakın insanı nasıl zehirliyor: "Çok uzun süre güç sahibi olmak iyi bir şey değildir. Sesinizin odadaki bütün sesleri bastıracak kadar yüksek çıktığını fark etmezsiniz. İnsanların sizin ne dediğinizi duyana kadar kendi fikirlerini içlerinde tutmalarına alışırsınız. Dünya size ne kadar önemli ve güçlü olduğunuz söylese bile kendinizle ilgili farkındalığı yitirmeyin. Buna çok inanmaya başladığınız ve aynaya bakıp alnınızda parlayan bir unvan gördüğünüz anda yolunuzu şaşırmışsınız demektir.” (Robert Iger, Düşler Nasıl Gerçekleşti?, 270)
Hayat oyununda sermayemiz ve hep peşinde koştuğumuz her şey.
Doz ve içerik kontrolüne tabi olduğunda eşya; Nurettin Topçu'nun ifadesiyle bizi biz yapar dostlar!
"Eşyaya yönelişlerimiz, bizi dar benliğimizden çıkarıp başkalarına teslim edicidir; bizi genişletici ve hayırhah yapıcıdır. Bu sebepten bu tarzda düşünme, insan denen ve fert olduğu halde bütünleşen bu tezatlı varlığı ahlaklı yapmaktadır.”(Nurettin Topçu)
O halde; sözlerimiz, içmelerimiz, yemelerimiz, kazanmalarımız, kaybetmelerimiz, işgal ettiğimiz makam/mevkilerimiz; kısaca her şeyimiz de içerik ve doz yöneticisi Kur'an ve Sünnete müracaat edelim. Kabak ölçüsü her daim rehberimiz olsun
Aksi halde zehir ile şifası arasında çoook ince bir çizgi olan;
Eşyaya fazla değer başımızı yere eğer.
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?