Suriye’de İyiliğin İzinde
ARİFE GÜNÜ VE RAMAZAN BAYRAMININ ÖNEMİ
OLAYLARA ŞİİRLERİMLE CEVAP
Ya Özgür Özel’in aklı başında değil, ya da….
Sokağa ne zaman çıkılır?
EDEBİYATIMIZDA AYASOFYA
İkinci El Otomobil Pazarı Ne Olacak?
Ekonomik kriz çıkartmak isteyenler hayal kırıklığı yaşayacaklar
DESTİMÂL
İyi Final/Yaşlılık İçin…
Destansı Galibiyet
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
TERÖR VE TERÖRİZM
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
"Var bir yaşanmamışlık sanki özünde, benim içimde ukde kalan” sözü insan psikolojisinde çok önemli bir sendrom olan "oral fiksasyon”u tarif eder.
"Oral fiksasyon” insanın ana vatanı çocukluğunda takılıp kalması, oraya hapsolması, o dönemden ileriye geçememesidir.
Hayat, namaz kılmak gibidir.
Hakiki namaz için tadil-i erkan ne ise, hayat için teenni odur.
Tekbirin, kıyamın, rüku, secde ve tahiyyatı hakkıyla yerine getirirseniz namaz namaz olur.
Hayatımızda böyle…
Damla kendini tamamlamadan nasıl düşmezse, hayatın etaplarında da biri tamamlanmadan diğerine geçilmez.
Geçilirse bir şeyler eksik kalır, noksan kalır, ukdeler oluşur, oral fiksasyon gelişir.
İnsan en az 9 ay anne karnında tamamlanır ve dünyaya düşer.
Dört ayrı ayette Allah tarafından emredilen en az 24 ay annelerin bebeklerini emzirmeleri ve kendileri bırakana kadar anne sütünden kesilmemeleri istenir.
En az 24 ay annesini emen bebek oradan da, şefkatli, merhametli güven dolu kollardan dünyaya düşer.
7 yaşında kadar anne, baba, dede, nine, amca, teyze ve yakın akrabaların katkısıyla kişiliği tamamlanır ve gerçek anlamda hayat yoluna başlamıştır artık.
Çocuk hakkıyla tamamlamadığı ütün süreçler için tam anlamıyla bir bağımlılık oluşturur.
Yaşanmamışlıklar bir ömür boyu insanın geçmişe bağımlı kalmasını sağlar.
O bağımlılıklar anı, günü, zamanı tam anlamıyla anlamasını, yaşamasını engeller.
Ömrün her dakikasında bir kulunç gibi kasar hayatımızı…
O halde hayatımızın her aşamasını namazımız gibi tadili erkanla, teenni ile, her anın hakkını vererek yaşamak durumundayız.
Atladığımız ve ertelediğimiz her şeyin çok daha zor biçimde önümüze çıkacağını unutmayalım.
Çıplak doğup kundağa sarılarak başladığımız, yine çıplak ölüp sadece bir kefene sarılarak ayrılacağımız şu kısa dünya hayatında dua ve niyazımız şu ayet olsun:
"Ve şöyle niyaz et: "Ey Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla! (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar! Katından bana yardımcı bir kuvvet ver!” İsra; 17/80.
İyi Final/Yaşlılık İçin…
Milli Birlik ve Beraberliğimizin 5 Kilometre Taşı
Neyi Çekiyorsunuz? (Rezonans-Çekim Yasası)
Şeytanı Ne Davet Eder?
Şanlı Devrimi Duydunuz mu?
Mikrofonla Ezan Okunurken Sağa/Sola Dönülür mü?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
“Üzümün Sapı, Armudun Çöpü, Muzun Kabuğu” Yenir mi?
Bizi Kim Daha İyi Yıkar? Su mu, Ateş mi? (Gassal Dizisi Üzerine)