KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
AK EYLESİN
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
25. EVREN DENEYİ VE İNSANLIĞIN KARANLIK GELECEĞİ
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
NAMAZ; İSLAM DİNİNİN DİREĞİDİR
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
"Var bir yaşanmamışlık sanki özünde, benim içimde ukde kalan” sözü insan psikolojisinde çok önemli bir sendrom olan "oral fiksasyon”u tarif eder.
"Oral fiksasyon” insanın ana vatanı çocukluğunda takılıp kalması, oraya hapsolması, o dönemden ileriye geçememesidir.
Hayat, namaz kılmak gibidir.
Hakiki namaz için tadil-i erkan ne ise, hayat için teenni odur.
Tekbirin, kıyamın, rüku, secde ve tahiyyatı hakkıyla yerine getirirseniz namaz namaz olur.
Hayatımızda böyle…
Damla kendini tamamlamadan nasıl düşmezse, hayatın etaplarında da biri tamamlanmadan diğerine geçilmez.
Geçilirse bir şeyler eksik kalır, noksan kalır, ukdeler oluşur, oral fiksasyon gelişir.
İnsan en az 9 ay anne karnında tamamlanır ve dünyaya düşer.
Dört ayrı ayette Allah tarafından emredilen en az 24 ay annelerin bebeklerini emzirmeleri ve kendileri bırakana kadar anne sütünden kesilmemeleri istenir.
En az 24 ay annesini emen bebek oradan da, şefkatli, merhametli güven dolu kollardan dünyaya düşer.
7 yaşında kadar anne, baba, dede, nine, amca, teyze ve yakın akrabaların katkısıyla kişiliği tamamlanır ve gerçek anlamda hayat yoluna başlamıştır artık.
Çocuk hakkıyla tamamlamadığı ütün süreçler için tam anlamıyla bir bağımlılık oluşturur.
Yaşanmamışlıklar bir ömür boyu insanın geçmişe bağımlı kalmasını sağlar.
O bağımlılıklar anı, günü, zamanı tam anlamıyla anlamasını, yaşamasını engeller.
Ömrün her dakikasında bir kulunç gibi kasar hayatımızı…
O halde hayatımızın her aşamasını namazımız gibi tadili erkanla, teenni ile, her anın hakkını vererek yaşamak durumundayız.
Atladığımız ve ertelediğimiz her şeyin çok daha zor biçimde önümüze çıkacağını unutmayalım.
Çıplak doğup kundağa sarılarak başladığımız, yine çıplak ölüp sadece bir kefene sarılarak ayrılacağımız şu kısa dünya hayatında dua ve niyazımız şu ayet olsun:
"Ve şöyle niyaz et: "Ey Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla! (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar! Katından bana yardımcı bir kuvvet ver!” İsra; 17/80.
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?
Beyin-Beyincik-Vicdan=Yasama-Yürütme-Yargı
Geçmek mi, Kalmak mı?
Metafor (Mesnevi/Kabak Metaforu)
İnanç/Düşünce/Ahlak