RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
M.Ö. 3000 yıl önce Mısır'da bulunan yazıtlarda, satranca benzer bir oyunun oynandığı aktarılmaktadır.
Günümüz satrancına çok benzer şekliyle satranç 570 yılında Hindistan'da ortaya çıktı ve Hintliler bu oyuna ”Çaturanga” dediler. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. (Muret, Satranç Tarihi) 1913.
625 yılında Pers'lere ulaştı ve onlar "Çatrang” adını verdiler. Pers'lerden Arap Yarımadasına geçti.
8. yüzyılın başında Müslüman Arapların İspanya'yı fethi ile satranç Avrupa ülkelerine yayıldı.
Kurallarından değişme ve gelişmeler olan satranç için ilk turnuva 1851 yılında Londra'da düzenlendi.
1924 yılında Hollanda Lahey'de FIDE (Uluslararası Satranç Federasyonu) kuruldu.
Bizim tarihimizde satranç ile ilgili yazma eselerler mevcuttur.
Bunlardan en meşhuru Fatih Sultan Mehmet'in talebi üzerine yazılan Seferihisarlı İsmail Şaban'a ait "Satranç Name-i Kebir" kitabıdır.
III. Ahmet 1726 yılında Polonya kıralı I. Stanislav'a satranç takımı hediye etmiştir, bu takım Krakov müzesindedir.
1769'da Macar Baron Kempelen tarafından yapılan, Abd'den Çin'e dünyanın her bölgesinde zamanın ileri gelenleriyle maç yapan, masada balmumu ile bir Osmanlı Askeri'nin olduğu ilk satranç bilgisayarına "Türk” ismi verilmiş ve Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'ya hediye edilmiştir.
Bu satranç otomatı 1783'de Avusturya İmparatoru Joseph, 1725'de Büyük Frederik, 1809'da Napolyon ile maç yaptı. 1838'de Havana, 138'de Philadelfiya'ya götürülüp Çin müzesinde sergilendi. 1854 yılı 7 Mayısta çıkan yangında tamamen yandı.
Cumhuriyetin kurulmasıyla satranca verilen önem artmış ve askeri okullarda ders olarak okutulmuştur.
1954 yılında TSF (Türkiye Satranç Federasyonu) kurulmuş ve ülke genelinde yayılması ve gelişmesi hızlanmıştır.
Türkiye'de şu an; Süper, 1 ve 2. Olmak üzere 3 ligde sürekli, küçükler ve yıldızlar olarak ta turnuva şeklinde müsabakalar devam etmektedir.
Satrancın faydalardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz:
1 - Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.
2 - Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.
3 - Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.
4 - Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
5 - "Kendine güven" duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
6 - Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.
7 - Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
8 - Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavramasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir.
9 - Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.
10 - Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.
11 - Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir.
12 - Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.
13 - Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.
14 - Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir.
15 - Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda isteklendirme sağlar.
16 - Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.
17 - Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
18 - Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.
19 – Satranç tahtasındaki sınırsız ihtimaller çocuğun zihninde sınırsız bir âlemi, sınırsız bir yaratıcıyı ve kendi sahip olduğu sınırsız zihin kapasitesini öğretir, ufuk sınırlarını yıkar.
Özellikle çocukların zihinsel gelişimi, zaman yönetimi, strateji kurma, sabır ve dikkat melekesini gelişimi açısından satranç çok faydalıdır.
"Satranç, bir sivrisineğin banyo yaptığı, kocaman bir filin ise boğulduğu denize benzer.” (Hind Atasözü)
"Satranç bilgeliğin ölçüsüdür." (Johann Wolfgang von Goethe)
"Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur." (Blaise Pascal)
"Satranç büyük hayatın küçük modelidir.” (Evgeni Vaikuov)
"Satranç bir tür yaşam, yaşam bir tür satrançtır.” (Benjamin Fraklin)
"Ben satranç sayesinde kendimi eğittim.” (Alexander Alekhin)
"Satranç, bir analiz sanatıdır.” (Mihail Botvinnik)
"Satranç, aklın jimnastiğidir.” (Shawn Decker)
"Tek bir kötü hamle kırk iyi hamleyi boşa çıkarır." (Albert Horowitz)
Satrancın ufkumuza katkısına dair bir misalle konuyu bağlamak isterim.
Satrancın hayatla irtibatı üzerine sayısız misal verilebilir. Biz bir verelim siz kıyaslayın ve çoğaltın; zira yerimiz dar.
İyi oyuncuların yaptığı gambit (taş feda ederek –bu bazen en değeli vezirde olabilir- strateji oluşturup rakibi mecburi hamlelere zorlayıp mat etme) yaklaşımı İslam'ın emri infakla direkt açıklanabilir.
Orada usta oyuncu oyunu kazanmak için nasıl taşlarından fedakârlık yapıyorsa; insan Allah rızası, iffet, aile kurumu, şeref, haysiyet, kişilik ve karakterini muhafaza gibi değerli sonuçlar için dünyadaki para, mal, makam, şan, şöhret v.b. geçici taşları feda edebilmelidir.
"Sevdiğiniz (kıymet verdiğiniz ve önemsediğiniz) şeylerden infak etmedikçe gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz.” (Al-i İmran, 3/92.)
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?