RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Üzümleri sordu:
_“Salkımları ne yaptın? Annene ulaştırdın mı?”
_“Hayır” dedi Numan.
Hz. Peygamber küçük Numan'a yaptığı çocuksu davranışa uygun bir şekilde gülümseyerek takıldı. Ona: “Guder” dedi. Yani vefasız...
Abdullah bin Ömer'e Babasından Satın Alınıp Hediye Edilen Deve
Abdullah bin Ömer henüz küçük bir çocuktu. Babasının, Hz. Peygamber ile bir yolculuğunda o da bulunmuştu. Abdullah, babasının devesine binmişti. Deve, yeni binildiği için oldukça hızlıydı. Abdullah'ın devesi hep kafilenin önüne geçiyordu. Abdullah deveye söz geçiremediği için babası sürekli kafilenin önüne geçmek, deveyi geri çevirmek zorunda kalıyor, sık sık çocuğuna sesleniyordu:
_“Abdullah, kafilenin önüne geçme!”
Abdullah'ın devesi, tekrar tekrar kafilenin önüne geçince, baba oğlunu azarladı:
_ “Abdullah, Allah'ın Rasûlü'nün önüne kimse geçemez.”
Çocuğun azarlanması Hz. Peygamber'i üzmüştü. Babaya:
_ “Şu deveyi bana satsana.” dedi.
Baba, Hz. Peygamber'in bu isteği üzerine
_“Ey Allah'ın Rasûlü! O senindir” diyerek cevap verdi.
Hz. Peygamber bunu kabul etmedi ve isteğini tekrarladı. Bunun üzerine baba deveyi sattı. Deve artık Hz. Peygamber'indi. Devenin yeni sahibi, Abdullah'a seslendi:
_ “Abdullah, artık deve senindir. Ona istediğin gibi binebilirsin!”
Peygamberimizle en uzun kalan çocuk:Enes
Hz. Peygamber, yanında yetişen Enes'e çok iyi davranıyordu. Bu durum Enes'i çok sevindiriyor, her geçen gün O'nu biraz daha fazla seviyordu. Enes Hz. Peygamber'in kendisine nasıl davrandığını şöyle anlatmaktadır: “Allah Rasulü'ne 9-10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana “Öf!” demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman “Niçin böyle yaptın?”, yapmadığım iş hakkında ise “Şöyle yapsaydın ya!” ya da “Beceremedin, ne kötü yaptın!” dediğini duymadım. On yıl boyunca bir kere zorlanacağım bir iş vermedi. Bir işi beceremeyip zayi ettiğimde bana kızmadı, beni kınamadı. Hatta ailesinden biri bir konuda beni kınamak istediğinde onları engelleyerek: “Onu bırakın! Eğer öyle yapması takdir edilseydi mutlaka yapardı” buyururdu.
Ezanı Yanlış Okuyan Mahzure
Küçük Mahzure tüm çocuklar gibi dışarıda oyun oynamaktaydı. Küçük çocuk, oyun esnasında müezzin taklidi yaparak, alaylı bir şekilde ezan okuyordu. Oradan geçmekte olan Hz. Peygamber çocuğun yanına gitti: “Haydi bir ezan da bana oku!” dedi. Mahzure ne yaptığının farkına varmış, pişman olmuş ve utanmıştı. Hz. Peygamber ondan ezan okumasını istediği için bütün gayretini göstererek ezan okudu. Birkaç yanlış dışında Mahzure güzel bir ezan okudu. Hz. Peygamber yanlışlarını düzeltti. Sırtını sıvazlayıp: “Mübarek olsun!” dedi. Mahzure şaşkındı. Kızılmayı beklerken lütuf ve ikram görmüş, bir de dua almıştı.
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?