Şanlı Devrimi Duydunuz mu?
Konyaspor’dan Bahanesiz Kayıplar
BİR ŞEHİR BİN HİKAYE MALATYA
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
MODERN ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 3
SİYONİST İSRAİL VE EMPERYALİST AMERİKANIN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
TÜSİAD’çılar topluma ve siyasete ayar vermeyi bırakıp, ülkemizin ekonomik meseleleriyle ilgilensinler
SURİYE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
LANETLİ TABLO
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
"Oku!” denildi insana ilk önce, hem de iki kez "oku!”
"Yaz” denildi üçüncüsünde kaleme yemin edilerek…
Kâinatı oku, kendini oku ve yazarak okumanı gözden geçir.
Okuduğunu yaz, yazdığını yaşa, yeniden oku, yeniden yaz.
Bu serüvende ihtiyaç olursa da; arada zorunda kalırsan konuş!
Okumak üretimdir, yazmak üreticiliktir, yaşamak üretimdir, konuşmak tüketim.
İnsan bir bal arısı gibi; kâinattan, insanlardan ve kitaplardan derlediği nektarları bal yapmak için kovanına sık sık çekilmeli.
İnsanın nektar için kâinat, insanlar ve kitaplardan derlemek için ayırdığı vakit %49'u geçmemeli.
Başka bir ifade ile toplanan nektarlardan bal yapabilmek için en az %51 vaktini kovanında, kendi iç dünyasında geçirmelidir.
"İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Bu nice okumaktır.”
Sözleriyle Yunus Emre bu sırra işaret etmektedir.
Günümüzde bazı insanlar ağzı ishal olmuşçasına konuşuyor.
Dağarcıkta bir şey olmayınca kişiliğinden, şerefinden, namusundan, haysiyetinden, vakarından, saygınlığından kısaca; insanı insan yapan değerlerden harcayarak konuşuyor.
Çok konuşan okuyamaz!
Okuyan çok konuşamaz!
Çok konuşan yazamaz!
Yazan çok konuşamaz!
Çok konuşan düşünemez!
Düşünen çok konuşamaz!
"Ya hayır konuş ya sus!” en çok hatırlamamız geren İslam'ın emri.
Yüce Allah insanın hangi sınırlarda okuyup, yazıp konuşabileceğini şöyle anlatıyor.
"Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (o peşine düştüğün şeyden) sorumlu tutulacaktır.” İsra, 17/36.
Eğitimde, siyasette, ticarette, sporda, kısaca hayatın her alanında çok konuşanlar değil, çok okuyan, yazan ve yaşayanlar başarılı oluyorlar…
Afrika'daki eşi Taranta-Babu'ya mektup yazan biri çok konuşan, durmadan konuşan Mussolini'yi bakın nasıl anlatmış;
"Mussolini çok konuşuyor Taranta-Babu!
Tek başına yapayalnız
karanlıklara
bırakılmış bir çocuk gibi
bağıra bağıra
kendi sesiyle uyanarak,
korkuyla tutuşup
korkuyla yanarak
durup dinlenmeden konuşuyor.
Mussolini çok konuşuyor Taranta-Babu!
çok korktuğu için
çok konuşuyor!”
O halde iki okumadan, bir yazmadan üç düşünmeden konuşmayacağız.
Konuşursak! Değerlerimizi harcar, kendimizi harcar, mahvoluruz.
Hz. Peygamber bu tehlikeye şu sözüyle dikkat çekti:
"Senin en zararlı düşmanların iki dudağın arasındaki dilin ve iki bacağın arasındaki şehvetindir.”
Şanlı Devrimi Duydunuz mu?
Mikrofonla Ezan Okunurken Sağa/Sola Dönülür mü?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
“Üzümün Sapı, Armudun Çöpü, Muzun Kabuğu” Yenir mi?
Bizi Kim Daha İyi Yıkar? Su mu, Ateş mi? (Gassal Dizisi Üzerine)
Kan Bağışı mı? Hacamat mı?
Kavgaların Asıl Sebebi Nedir?
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül