RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Mevlana’nın Mesnevi’sin de anlatılan Aslan’la , Kurt ve Tilki’nin av paylaşımı çok dersler verir.
Önemine binaen hikayeyi kısaca anlatalım:
Aslan, kurt ve tilki av için dağa çıktılar.
Yardımlaşma için birbirlerinden söz aldılar.
O ki her avı rahatlıkla avlayabilen aslan idi.
Bu ortaklık pek zoruna gitti.
Cömertliğinin gereği sabretti.
Aslan dedi ki “Ey kurt yaklaş buraya,
Başla vekilim olarak avı paylaştırmaya.”
Kurt dedi ki
“Şahım yaban sığırı senin payındır.
İri gövdene, iri sığır hakkındır.
Orta gövdeli bana da, orta gövdeli keçi uyar.
Ey tilki senin payına da tavşan var.”
Aslan dedi ki “Ey kurt sen ne dedin?
Ben buradayken sen ve ben diye ikilik ettin? ”
Huzurumda kendini var gördün.
Benlik haline büründün.
Benim huzurumda fani olmadığın için,
Boynunu vurmak lazım geldi senin.
Aslan kurdun aklını başından aldı.
Pençesiyle derisini başından sıyırdı.
Sıra geldi tilkiye.
Tilki baktı kurdun haline.
Dedi ki ”Ey şahım ne ola ki benim payım.
Bu sığır kuşluk yemeğin.
Bu keçi de öğle yemeğin için.
Bu tavşan da akşam yemeğin için.”
Aslan dedi ki,
“Ey ulu kişi! Bu pay edişi nerden öğrendin.”
Tavşan,
“Ey şahım! Onu öğrendim kurdun halinden.
İbret aldım, kurdun halinden ben”
Hz. Adem’den son insana kadar geçerli olan dünya düzeninde kazanmak ve kaybetmenin kuralı, yöntemi, sistemi aynı, hiç değişmiyor.
Samimi olmak,çalışmak ve işin geriye kalan kısmını kainatın ve dünyanın sahibinin yetkisine bırakmak.
Samimi-içten çalışmak ve neticeye tevekkül etmek yani.
Bedir savaşını asıl kazananı; 350 sahabenin ve Peygamberimizin bu samimiyet ve çabasına kıymet veren kainat sahibinin gönderdiği 3000 melekti.
Ayetiyle bunu Rabbimiz herkese açıkça deklare etti.
‘’Siz, Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir.’’ Enfal,8/17
Bedir Savaşını bu samimiyetle kazanan sahabeler Uhud’ta özellikle okçular Peygamberimizce uyarıldıkları halde görev yerlerini ganimet arzusuyla terk etmeleri mağlubiyeti getirdi.
Bediüzzaman Said Nursi de ‘İman Tevhidi , Tevhid teslimi, teslim Tevekkülü, Tevekkül saadeti dareyni iktiza eder’ cümlesiyle konuya işaret eder.
Kainatın bu değişmez kuralını binlerce olayda gördük.
Çalışkan ve samimi olanların kazanmasını Kainata Sünnetullah olarak Rabbimiz yerleştirmiş.
Kainatın sahibi şifreleri doğru girene kapıları sonuna kadar açıyor.
Bu her işte böyle
‘’İnsana çalıştığından başkası yoktur.’’Necm,53/39
Ve çalışıp kazanıp gurur ve kibire bürünenin ise karizmasını derhal çekiyor.
Bu en masum bildiğimiz İslami hizmetlerde de böyle.
Çok hızla şöhreti yakalayan,okuyucu ve dinleyicileri hızla milyonlara ulaşan hocalar görüyoruz.
Eğer tevazu ve alçak gönüllükle yollarına devam ederlerse Rabbim güçlerine güç katıyor.
Gurur ve kibire bürünürlerse Kainatın sahibi edepsizliklerinin ve had bilmezliklerinin cezası olarak uçurumdan yuvarlıyor ve esameleri okunmuyor.
Hepimiz; doğru yöne döndüğümüz ve temiz tuttuğumuz oranda Rabbimizin isimlerini yansıttığımız ayinelerden ibaretiz sadece.Ne eksik ne fazla.
Rolümüzü,haddimizi,sınırımızı,konumumuzu,misyon ve vizyonumuzu iyi bilelim.
İyi bilelim ki Aslan’nın pençesini yemeyelim.
Zira Aslan çok sabırlı.
Ama pençeyi vurdu mu çoğu zaman geriye dönüş olmuyor.
Lütfen dikkat !!!
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?