Lütfen dikkat ! Dinimizi ucuz bir pahaya satmayalım

İletişim araçları ve teknolojinin zirve yaptığı bir zamanda yaşıyoruz.
Her taraf kamera, her yerden kayıt altındayız.
Kiramen katibine ilave yüzlerce binlerce bizi takip eden göz var artık.
Hiçbir şey sır olarak kalmıyor.
Şurası önemli ki diğer gözler kiramen katibinin sahibinin ,basar olan rabbimizin merhamet ve şefkatine sahip değiller.
Settar (örten, kapatan, gizleyen) sıfatları yok onların.
Onun için her Müslüman söz ve fiillerine her zamankinden daha çok dikkat etmeli.
Dünyanın en uzak noktasındaki müslümanın olumlu ya da olumsuz harekatı tüm Müslümanların önüne lehinde veya aleyhinde olarak anında medya tarafından servis ediliyor.
Tam da Bediüzzaman Said Nursi’nin Şam Hutbesinde dediği gibi yaptığımız sevapta,günahta bir kalmıyor,binler,yüzbinler,milyonlar oluyor.
Bir sevapla bütün Müslümanlar sevinirken ,övünürken,bir günahlar bütün Müslümanlar üzülüyor,yeriliyor,itham altında kalıyor.
İşte size İngiltere’de iki kişi arasında yaşanmış ibretlik bir olay !
Ama şu an tüm dünya bu olayı ayrıntılarıyla biliyor.
Olay şu:
Londra'daki camiye yeni bir imam gönderilmiş. İmam şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş. Bir gün, bilet alırken şoför 20 kuruş (İngilizcesi penny) fazla vermiş. İmam yanlışlığı, yerine oturup parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünüyormuş; "20 kuruşu geri versem mi şoföre?" Ama içinden bir ses: "Çok gülünç bir rakam ve şoförün umurunda değil.
Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten. Sadece 20 kuruş onlara bir şey yapmaz." demiş. Ve bu parayı saklayabilirim diye düşünmüş Allah'tan gelen bir hediye gibi. İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve: "Para üstünü fazla verdiniz!" demiş. Şoför gülümsemiş ve demiş ki: "Siz caminin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır İslam’ı öğrenmek için sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum. Bilerek size fazla para verdim, nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim!"
 Otobüsten inerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış nerdeyse, bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek demiş ki: "Allah’ım az daha İslam'ı 20 kuruşa satıyordum!"
‘Madem öyledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a'mâlin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz'î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder.’ B.Said Nursi,Mesnevi Nuriye
 


Yazarın Diğer Yazıları