RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Toplumun genelinin talebi aslında tarihte hep belirleyici olmuştur.
Bu toplumun çekirdeği ailede,işyerlerinde,tüm küçük ve büyük topluluklarda geçerli bir esastır.
Halkının,tabanının nabzını tutabilen , halkıyla sağlıklı iletişim kurabilen liderler hep başarılı olmuştur.
‘Nasılsanız öyle yönetilirsiniz’ sözü bunu anlatır.
Bu aşağıdan yukarıya daha etkilidir.
Yukarıdan aşağıya etki de vardır.
‘İnsanlar emirlerinin yolu üzerinedir’ sözü de bunu anlatır.
Demek ki küçük ve büyük gruplarda başarılı bir yönetim için sağlıklı ve sürekli iletişim şarttır.
Peygamberimiz bunun en güzel örneklerini gösterdi.
Muhatabına tam anlamıyla yönelmek bunu anlatır.
Halkından kim ona ‘lebbeyk’ dese hem fiziki hem de psikolojik olarak ona yönelirdi.
Muhatabını dikkatle dinler ve talebini gerçekleştirirdi.
Sürekli halkının arasındaydı.
Onlar gibiydi,onlarlaydı.
Halifeleri ve onu sevenler bu geleneği devam ettirdi.
Hz. Ömer geceleri şehrin kenar mahallelerini gezerdi.
İhtiyaç sahiplerini bizzat tespit ederdi.
3 kıtaya yayılan 3 milyon orduya sahip güçlü Osmanlı Padişahları tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşmak ve onlarla sıcak temas kurmaktan vazgeçmedi.
Aile reisliğinden devlet başkanlığına kadar her kademedeki idareciler bu kurala uymak zorunda.
Bu konuyu ‘’Bazılarımız, adil bir yönetim için başkasının ayakkabısıyla 3 gün yürümek zorunda.’’ Başlıklı yazımda geniş bir şeklide değerlendirmiştim.
Konuyu ayrıntılı okumak isteyenleri linkteki yazıyı okumayı tavsiye ediyor ve idarecilik konusunda Mehmet Akif merhumun uyarılarıyla bitiriyorum.
(...) Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer'in
Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
Evet, hilâfeti yüklenmeyeydi vaktiyle.
Bir ihtiyar kan bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!
Yetîmin, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!
Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
Ömer halife iken başka kim çıkar mes'ûl?
Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!
Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?(...)'
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?