Dünyanın Karapınar’da ki Gözü ve Derisi Kuruyor!

Cumartesi günü Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin organize ettiği ‘Yazılacak Çok Şey Var’ gezileri kapsamındaki Karapınar gezisine katıldım.
    Karapınar’da ikinci dönem Belediye Başkanlığı yapan Mehmet MUGAYITOĞLU misafirlerle tüm gün boyunca yakından ilgilendi ve ilçeyi bizzat gezdirdi.
Başkan Karapınar’ın başta alt yapısı olmak üzere temel problemlerini çözmüş tüm yazarların da itiraf ettiği üzere beklenenin üzerinde yeşil oluşumu ve ağaç dikimini başarmış durumda.


3. dönem Ustalık eseri için yetki bekliyor başkan. Verilmesi durumunda plan projeleri de hazır. Biz başkanın Karapınar’ı gözle görünür bir biçimde damgasını vurduğuna şahit olduk.3. dönemi alması durumunda ise sosyal ve kültürel belediyeciliğe biraz fazla ağırlık vermesi tavsiyesinde bulunduk. Rabbim başkanın yolunu hayırlı işlerde açık etsin.
Benim asıl değineceğim konu Karapınar’da gördüğüm 3 işaret.
Bu  tüm dünyayı ve insanlığı ilgilendirdiğini düşündüğüm 3 işaret:
1.Meke Gölü (Dünyanın GÖZÜ-Kurumuş durumda. Zemininde yürüdük. Bir kısmında az bir ıslaklık var.)
2.Karapınar (Karapınar ilçemize ismini veren pınar. Şu an tamamen kurumuş durumda)
3.Yarımoğlu obruğu (100 m derinliğinde obruk )
İnsan büyültülse dünya, dünya küçültülse insan olur.
İnsanda ve dünyada su oranı % 70 den fazladır. Dünya da öyledir.


İnsanın sağlığını ilk muayenede gözlemleyebileceğimiz en öneli organ gözdür. Göze dikkatli bakıldığında vücutla ilgili çok şeyler anlatır.
Deride vücudun %20 sini oluşturan ve vücudun sağlığıyla direk alakalı bir organımızdır.
Özellikle ishal olan hastalarda su kaybını (dehidratasyon) ölçmek için deriye parmakla bastırılır. Su kaybı yüksekse deride parmakla bastığınız yer çöker ve uzun süre düzelmez.
Dostlar !
Karapınar’da dünyanın gözü kuruyor ve derisi obruklar şeklinde çöküyor.
Ve bize haykırıyor:
 Dikkat edin !
‘Gözüme dikkatle bakın, derimi inceleyin, ben ölüme gidiyorum’ diyor.
Suyu kullanırken dünyanın herhangi bir yerinde de olsa bir damla fazla kullanarak israf eden   herkes bu trajedinin sorumlusudur.
Bize verilen her imkanın, nimetin emanet olduğunu ve onu kullanmakta israftan kaçınmamız, iktisadı takip etmemiz gerektiği her Müslüman’a FARZ kılınmıştır.
Dehidratasyona (yoğun su kaybına) maruz kalmış bir hastaya mutlaka serum takılmalı ve ağızdan da desteklenerek su eksikliği kısa sürede giderilmelidir. Aksi takdirde hasta çok kısa süre içerisinde ölüme gider.
Suya atılan taşın oluşturduğu yuvarlak dalgalar misali başta Karapınar, sonra Konya ve Türkiye deki tüm sorumluluk sahibi insanlar sesini yükseltmeli ve dünyanın bu feryadını duymalı, duyurmalı.
BU TOPRAKLAR DEDELERİMİZDEN MİRAS KALMADI,
ONLARI ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIK.
Lütfen emaneti aldığımızdan daha iyi bir şekilde sahibine(torunlarımıza) iade edelim.
Emanete hıyanetin Münafıklık alameti olduğunu ve münafıklarında cehennemin en dibine konulacağı gerçeğini unutmayalım.


Yazarın Diğer Yazıları