Dil ve İletişim

Konfüçyüs'e, "Ülkenin bütün yönetimi sana bırakılsaydı ilk iş olarak ne yapardın?” diye sorulduğunda,

"Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekte, dili düzeltmekle işe başlardım” der.

"Niçin dil?” diye sorulduğunda ise,

"Dil düzgün olmayınca söylenen söylenmek istenen değildir, söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken yapılmadan kalır, yapılması gereken yapılmadan kalınca törelerle sanatlar geriler, törelerle sanatlar gerileyince de adalet yoldan çıkar. Adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. Bu sebeple söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Onun için dil her şeyden önemlidir.”[1]

Rabbimizle, eşimizle, çocuklarımızla ve halka halka açılan insan topluluklarıyla, fert fert ya da toplu olarak kurduğumuz iletişimde en çok üzerinde durmamız gereken "dil”dir.

Zira bu ilişkilerin yönetilmesinde en belirleyici unsur "dil”dir.

Babamız Hz. Adem (a.s.)'in halifelik misyonunda kendisine, dolayısıyla bize de verilen en önemli değer eşyanın hakikatine vukufiyeti yani esmanın öğretilmesidir.[2]

İyi bir iletişim için kişi kullandığı bütün kelimelerin gerçekten neye işaret ettiğini, hangi manaya geldiğini etrafını cami, ağyarını mani şekliyle bilmelidir.

Doğru iletişim için önce ses ve kelimelerin yerli yerince kullanılmasıyla başlar.

Dil ağzımda annemin sütüdür. Yahya Kemal Beyatlı

 

Dil insanın evidir. Martin Heidegger

 

Dil aklın aynasıdır. G.W.Leibniz

 

İslamiyet'in çıkışında şeriatın kılıncına karşı duran mutaassıp Araplar, belagatın hükmüne mukavemet edemediler. Zemahşeri

 

Dilimiz; akıl, vicdan ve gönlümüzden geçenlere tercüman olamıyorsa, kurduğumuz cümle ile yaşantımız örtüşmüyorsa ilişkilerde problem yaşayacağımız kesindir.

Zygmunt Bauman, "İlişkilerin yenilgisi, genellikle iletişim yenilgisidir” der.

İlişkilerde yenilgi yaşamak istemiyorsak ilk dikkat etmemiz gereken konu iletişim, iletişim de dikkat edeceğimiz ilk hususta kullandığımız dildir.

Evet, dil her zaman akıl, vicdan ve gönlümüzden geçene tercüman olamayabilir, o anları hissettiğimizde sükuta bürünüp gönül sohbeti formatına bürünmek en sağlıklı yoldur.

Konuşurken en çok dikkat edeceğimiz husus; akıl, vicdan, gönül ve davranışlarımız arasında tam bir uyumluluk halinin bulunmasıdır.

Konuşmak ve sükut konusunda önümüzde iki rehberimiz vardır:

Peygamberimiz (s.a.v.) bu iki rehberi bize bildirmiştir: "Ben size konuşan ve susan iki vâiz bırakıyorum, konuşan vâiz Kur'an, susan vâiz ölümdür." [3]

 

O halde iletişimde konuşurken sözün en güzelini[4] seçerek konuşacağız, sözün en güzelini konuşamayacağımız bir durumda ölüm gibi sessiz kalmayı, sükut etmeyi tercih edeceğiz.

Çirkin söz, yalan, özellikle yapmadığımız bir işi yapıyormuş gibi söylediğimiz yalan, İslam'ın nifak ve küfürle ilişkilendirdiği en çirkin sıfatlar.

Yüce Allah'ın en çok ayıpladığı, kınadığı hatta tiksindiği davranış insanın yapmadığı işleri yapmış gibi konuşması.

"Ey inananlar! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah nazarında en tiksinti verici şeydir!”[5]

İyi bir iletişim insan ilişkilerinde temiz su gibidir. Nasıl ki temiz su aktığı müddetçe girdiği her mekanı kendine döndürür, yani temizler.

İyi bir iletişimcinin de çözemeyeceği hiçbir problem yoktur.

Bu sebeple "Ailede Huzur İçin 9 S” den en önemli ve birinci "S” olarak "Sohbet Birliği (iletişim)” ni belirledik.

Ailenin temel taşıyıcı kolonları; 1.S: Sohbet Birliği (iletişim) 5. S: Sevgi Birliği, 9. S'de Sabır Birliği'dir.

Dolayısıyla dostlar!

Kelimeleri bilerek, içine yaşanmışlıkları yani gönlümüzü koyarak, sevgimizi katarak, sabırla devam ettiğimiz sohbetimiz hem bize hem de çevremize taze, tatlı su gibi hep hayat verecektir.

Bu sakin günlerde lütfen kullandığımız ses ve kelimelerden başlayarak iletişimde kullandığımız bütün değerleri gözden geçirelim, bakımlarını yapalım, eksiklerini tamamlayalım, onları zenginleştirelim ve cilalayalım, parlatalım ki, coronavirüs (covid 19) günlerinden çıkışta onlara çok ihtiyacımız olacak.

****

 

[1] İsa Kayaalp, Dil ve İletişim, (Ankara: TDV Yay., 4. Baskı, 2020), 262.

[2] Bakara, 2/31.

[3] Bekir Karlığa, Faslü'l-Makal, 218.

[4] İsra, 17/53.

[5] Saf, 67/2,3.


Yazarın Diğer Yazıları