RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
( ‘Sarp yokuşun’ ne olduğunu sen ne bileceksin ??? )
DİB bu yıl Kutlu Doğum haftasında ‘Hz. Peygamber ve İnsan Onuru’ konusunu seçti. İnsanı yaratan , yaratılışıyla beraber onun en kerim , en onurlu , en üstün varlık olduğunu ilan etmiştir. ‘And olsun, biz insanoğlunu onurlu , şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.’ İsra , 17/70
Şerefle yaratılmış insanoğlu Müslüman olmakla bu şerefi katlamıştır. Şerefli ve onurlu bir Müslümana düşense; tüm insanlığın , tüm canlıların onur ve haysiyetine saygı duymak ve başkalarının da saygı göstermesi konusunda sarf etmektir. ’Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona hainlik etmez , onu yalanlamaz , onu yardımsız ve yüz üstü bırakmaz. Her Müslümana diğer Müslümanın onuru , malı ve kanı haramdır. Takva/İhlas işte şurada kalptedir. Kişiye şer/günah olarak Müslüman kardeşini hakir görmesi yeter. Müslim , Birr ,32 ; Tirmizi , Birr,18
Dünyada tüm insanların aradığı ve gerçekleşmesini isteği ortak değer adâlet ilkesidir. (Hud, 11/18; Şûra, 42/40; Mâide, 5/8.) İslâm’da fertler arasında ırk, renk, soy, sop, makam, mevki, fakirlik, zenginlik, şan, şöhret gibi hususlarda üstünlük yoktur. (Bkz. Tevbe, 9/24–25; Kehf, 18/28,32–43; Taha, 20/131; Kasas, 28/76–82; Sebe, 34/35; Abese, 80/1–12).
Adalet ilkesi konusunda en çok dikkat etmemiz gereken gruplar dezavantajlı gruplardır. Bunlar ; Çocuklar , engelliler , kadınlar , yaşlılar ,hastalar , musibetzedeler, yoksullar , kimsesizler , işsizler , yetim ve öksüzlerdir.
Kuran-ı Kerim’de Yüce Allah ve Hadisleriyle Peygamberimiz yukarıda saydığımız tüm gruplara davranışlarımız konusunda için özellikle bizleri uyarmıştır. Rabbimiz bu konular için Kuran-ı Kerim’in bir çok yerinde çok hassas bir şekilde ikazlarla bizlerin dikkatini çekmiştir. Mesela yetim hakkı konusunu bahsederken ‘Yetimin hakkına riayet edin’ yerine daha şiddetli bir ikaz ile ‘yetimin malına yaklaşmayın’ (Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne (yaşına) erişinceye kadar en güzel şekilde (malını koruyup çoğaltmak için) yaklaşabilirsiniz. Bir de ahdi (yapılan sözleşmeyi) yerine getirin, çünkü verdiği sözden cayan (kıyamet günü) sorumludur.) İsra/17,34
Kuran-ı Kerim dezavantajlı gruplara iyi davranmayı , onlarla ilgilenmeyi , onlara bakmayı ‘sarp yokuş’ olarak nitelendirmiş ama o yokuşu aşanları cennetle müjdelemiştir. ’’Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?, O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir, Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.’’ Beled,90/12-16
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "İnsanlar Adem'in oğullarıdır, Adem'i de Allah, topraktan yaratmıştır (Tirmizî, Menakıb, 73; Ebu Davud, Edeb, 111., 3) "Ey insanlar! İyi biliniz ki Rabbiniz birdir; babanız birdir. Arab'ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arab'a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza Allah'a bağlılık dışında hiçbir üstünlüğü yoktur" (Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 411)
Ebu Zerr-i Gıfarî hazretleri, Bilal-i Habeşî hazretlerine: "Kara kadının oğlu!" diye hakaret etmişti. Bu söz peygamberimize ulaşınca, Ebu Zerr'i: "Ey Ebu Zer! Sen onu anasından dolayı ayıplıyorsun öyle mi? Demek ki sen, içinde hala cahiliye ahlakı kalmış bir kişi imişsin!" diye azarladı. Ebu Zer (r.a) söylediği o sözden o kadar pişman oldu ki, yanağını yere koyarak: "Bilal yanağıma ayağıyla basmadıkça, başımı yerden kaldırmayacağım!" diyerek özür diledi. Hz. Bilal bunu yapmadan da özrünü kabul edeceğini söylemişse de Ebu Zerr'in ısrarı karşısında yanağına basmak zorunda kaldı.
Hz.Osman'ın halifeliği sırasında bir sahabî, yine Ebu Zerr hazretlerini Rebeze'de görmüştü. Burası Medine'ye yakın bir köydü. Ebu Zerr'in ve hizmetçisinin üstünde aynı kumaştan birer gömlek vardı. Ona: İkisini birleştirip de kendine elbise yapsaydın ya!" deyince Hz.Ebu Zer, Peygamberimizden işittiği şu hadisi nakletti: "Hizmetçileriniz, Allah'ın, iradenize emanet ettiği kardeşlerinizdir. Kimin yanında hizmetçi bulunursa kardeşine yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara zahmetli bir iş yüklemeyiniz. Şayet yüklerseniz, kendilerine yardım ediniz. (Buhari, İman, 22; ltk, 15.,)
Hz. Peygamber, azad ederek hürriyetine kavuşturduğu Zeyd b. Harise'yi ve bu zatın oğlu 19 yaşındaki Üsame 'yi İslam’ın o zamana kadar ki en büyük ordusunun ordu kumandanlığına getirmişti. Siyah derili bir zat olan Bilal-i Habeşî'yi de camiinin müezzinliğine getirmiş, aynı zamanda önemli memuriyetlerde vazifelendirmişti.
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?