RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Amerikalı muzip bir balıkçı, arkadaşlarına bir şaka yapıyor.
Balıkçı arkadaşlarının avladıkları balıkları depoladıkları su tankına onlardan habersiz gece vakti Baracuda isimli balıkla beslenen canavar balığı atıyor.
Normal şartlarda akşama su tankına konan balıkların %90'nı ertesi sabah ölüyor.
Şakacı balıkçının attığı Baracuda balığının atıldığı gecenin sabahında su tankındaki balıkların %90'nın yaşadığı görülüyor.
Balık yiyen canavar balık Baracuda'nın su tankında dolaşıp gezmesi bütün balıklarda stres oluşturmuş ve onların yaşama gücünü artırmıştı.
"Baracuda” örneğinin tam tersi "Atlantisia” kuşu için gerçekleşmişti.
İsveçli uzmanlar Atlantik Okyanusu'nun en ücra noktası "Ulaşılmaz Ada”da yaşayan dünyanın en küçük uçamayan kuş türü Atlantisia'nın uçamayışının gizemini araştırdı.
Araştırmaya göre Atlantisia türü, adaya Güney Amerika'dan 1.5 milyon yıl önce ulaşmış ve burada kendisini avlayacak bir düşman olmadığını anlayınca uçmaya gerek duymamıştı. Uçma yeteneklerini bu yüzden 1.5 milyon yıl içinde yavaş yavaş kaybettiler.
Sisal bitkisi Abd'de sert ve verimsiz topakta; soğuk, rüzgar ve sıcak güneş altında yetişen bir bitki. Yaprakları çok elyaflı, dokumada kullanılıyor. Elyafın kıymeti nedeniyle, bu bitkiyi daha verimli topraklarda, daha iyi iklim şartlarında yetiştirmeyi deniyorlar. Bitki yetişiyor ve daha çok, daha büyükçe yaprakları çıkıyor, fakat bakıyorlar içinde elyaf yok. Sonra anlaşılıyor ki bitkinin kötü toprak, soğuk rüzgar ve sıcak güneşle mücadelesi, onun lifli yapısını meydan getiriyormuş; yani içindeki cevheri geliştiriyormuş.
İşte insan içindeki cevher de zorluklara katlanma ve mücadele ile gelişmektedir.
İyi yönetildiğinde hayatın akışı içerisinde stres yapan zorluklar bir tutam tuz/biber gibidir. Gönlünüz bir su bardağı gibi dar ve küçük ise tadınızı bozar, sizi alt üst ederler; yüreğiniz bir göl gibi genişse size sadece değer ve zenginlik katarlar.
Özellikle anne/babalara bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Çocuklarınızın hayatın tuzu/biberi zorluk ve stresle erken dönemden itibaren muhatap olmasına müsaade edin.
Bırakın düşsün, kalksın, acısın, kanasın; ama kendi tecrübe etsin ve öğrensin.
Başa çıkma kabiliyeti ancak kendileri hayatı deneyimlediklerinde gelişebilir.
Süreli koruyup kollama, olur olmaz destekleme onları güneşten uzak gölgede çürüyen ürünler gibi, ruhen ve fiziken hastalıklı, içi-dışı çürük, özgüvensiz, zavallı, yarı-felç bir birey haline getirecektir.
Allah şeytan ve nefsi bizim kabiliyetlerimizi ortaya koyabilmemiz için bize musallat etti.
"Sabır boyun eğmek değil, mücadele etmektir” der Hz. Ömer(r.a.)
Ne kadar erken mücadele sahasına tek başlarına çıkarsa çocuklar, o kadar sağlam yetişirler.
Çocuklarımız ömür boyu başarıları için gerekli özgüven, zihni arka plan ve sosyal çevre bizden bağımsız hareketleriyle, deneyimleriyle edinebilirler.
"İnsanın ihtiyacı olan gerilimsiz bir hayat değil, kendisine yakışır bir amaç için çabalamak ve mücadele etmektir” der Viktor Frankl.
Bağımlılığın temeli ailede anne babanın çocuklarıyla ilişkileriyle atılır, orada başlar ve gelişir.
Onlara vereceğinizi bir an evvel verin, doyurun ve çekilin, çekilmelerine izin verin, cesaretlendirin.
En iyi anne-baba, en iyi eğitimci, köprü olup kendini en kısa sürede geçersiz hale getirendir.
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?