Ben Kadim Bir Dostumu, Konya Manevi Bir Dinamiğini Kaybetti

(CELİL İNCE)
Peygamberimizin ,
 Hz. Ebu Bekir ,Hz. Ömer ve
Hz. Ali’nin öldüğü yaştaydı.
Yani 63 yaşındaydı.
21 defa hac yapmıştı.
Çok iyi bir mevleviydi.
Bir çok Mevlevi şeyhine hizmet etmişti.
Divan-ı Kebir,Mesnevi Şerif ve
Fi ma Fih eserlerine hakimdi.
Mevlana , Şems , Muhyiddini Arabi ve
Sadrettini Konevi öğretilerini çok iyi biliyordu.
Dergaha hizmetten dolayı kendisine ikram edilmişti.
Manevi rahatsızlıkların şifa bulmasında aracılık yapıyordu.
Binlerce insana yardımcı olmuştu.
Hiçbirinden asla ücret almazdı.
Birisi minderin altına 10 lira sıkıştırmıştı da arkasından
koşmuş parayı iade etmiş ve çok sert tepki göstermişti.
Çünkü ona bu imkan ve ikram sadece
Allah rızası amacıyla yapması şartıyla verilmişti.
Bazen onun halini ’Yeşil Yol’ filmindeki
İri zenci adam John Coffey’ e benzetirdim.
Adeta kötülüklerle savaşmaya adamıştı kendisini.
Bu vasıflara sahip bir kul elbette derecesine göre denenecekti.
Ve öyle de oldu.4 evladını kendi elleriyle kabre koydu.
Bu durumu kendisi Hz. Hamza’dan bir misalle açıkladı.
Hind Hz. Hamza’nın ciğerini parçaladığında 2 delik görmüştü.
Çünkü Hz. Hamza 2 çocuğunun vefatına şahit olmuştu.
Benim ciğerimde 4 delik var derdi.
Özellikle 2012 ‘hüzün yılıydı’ onun için.
Önce kızını sonra oğlunu koydu aynı yılda toprağa. Sonra;
Hastaneye kaldırıldı , prostat kanseri teşhisinin yanında
İki böbreğinin durumunun da iyi olmadığı söylendi.
Etrafı bu gerçeği biliyor ama kendisine söylenmiyordu.
Ama insan kendini bilmez mi ???
Yaş 63 e gelmiş artık Celil Abi yorulmuştu.
‘Yoruldum Cemil ,  yaşama sevincim kalmadı’ dedi.
‘Abi alınan her fazla nefesin yaşanan her fazla günün Allah yolunda
değerlendirildiğinde kıymeti büyük değil mi’ dedim.
El hak söz doğruydu. Ama sustu.
Hal dili benden bu kadar der gibiydi.
Ama diliyle söylemesi isyan sayılabilirdi,söylemedi.
Son zamanlarında çok sıkıntı çekti.
Ama insanlara asla yansıtmadı.
Onlar rabbi ile kendi arasındaydı.
Hz. Yakup gibi ‘sabr-ı cemil’ ile sabretti.
Bayramın son günü izin çıktı , terhis tezkeresi imzalandı
ve rabbine yürüdü.
Çok sevdiği Ali ve Sıtkı dedelerin ayak ucuna
defnedildi.
Hiç bulaşmadığı dünyadan tertemiz çıktı, gitti.
Hayat felsefesini kitaplığına astığı
 şu söz çok güzel anlatıyordu.
‘Sevgi tohumlarının ekildiği gönüllerde
umulmadık çiçekler açar.’
İla rahmetullah…


Yazarın Diğer Yazıları