RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
İnsanları üçe ayırabiliriz:
Bal arısı tabiatında, eşek arısı tabiatında ve sinek tabiatında olanlar.
Önce bal arısını tanıyalım.
"Rabbin bal arısına (şifalı bal yapmak üzere) : "Dağlardaki (kaya oymalarından), ağaçlardaki (kovuklardan) ve onların (insanların) kurdukları kovanlardan kendine evler (petekler) edin” diye vahy etti. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana (ilham edip) kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. (dedi. İşte bunun sonucu) Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkmaktadır ki, onda insanlar için bir şifa (ve üstün bir gıda) bulunmaktadır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda ibretli bir ayet (ve hikmet sezilip görülecektir).” Nahl, 16/68, 69.
Bal arısı tabiatındaki insanlar; kitaplar, insanlardan sürekli öğrenirler. Öğrendiklerini özgün kimliklerini katarak geliştirir ve daha güzel ve verimli bir eser olarak Rablerinin, insanların ve tüm canlıların hizmetine sunarlar.
Bal arısı tabiatlı insanlar, kitap, insan ve kâinattan aldıkları nektarları en az %51 kendi iç dünyalarında (kovalarında) işleyip yaptıkları balı ikram ederler.
Hayatları boyunca ortaya koyduğu özgün eserler (sadaka-i cariye/kitap, yapı, düşünce v.b.) öldükten sonrada Rableri tarafından bereketli bir biçimde üretilir ve kıyamete kadar hem yaşamaya ve hem de sevap defterlerini doldurmaya devam ederler…
Asla boş durmaz, hayatın her anını değerlendirirler.
Yüce Allah bal arısı tabiatlı insanları şöyle anlatır:
"Mü'minlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir değildir. Allah malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de (davalarında samimi oldukları için) güzellikler vaat etmiştir ama malları ve canları ile cihad edenleri oturanlara karşı büyük bir mükâfatla üstün tutmuştur.” Nisa, 4/95.
Bal arısı tabiatındaki insanlar âşıktır yaptıkları işe; bu yüzden ölmezler…
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez. (Yunus Emre)
İsimleri Rab Teâla tarafından altın harflerle yazılır ve kıyamete kadar muhafaza edilir. Kıyamette de en değerli kullar olarak ebedi mükâfatla karşılanırlar.
Eşek arısı tabiatında olan insanlar sürekli bal arısı tabiatındaki insanların ortaya koyduğu değerlere saldıran, arsız, hırsız, zalim, alçak, yavşak, asalak insanlardır.
Bütün mesailerini başkalarının ürettiği değerlerin peşinde koşmakla geçirirler. Kendileri olamazlar, kendilerine dair hiçbir ürün ortaya koyamazlar; çünkü bütün ilgi ve dikkatleri bal arısı tabiatlı insanların çalışmalarında, ürünlerindedir.
Etikete çok dikkat eder, çaldıkları ürünleri kendilerininmiş gibi göstermekle ömürleri geçer. Ama taklit aslını yaşatır. Farkında olmadan başkalarına hizmetle ömürleri geçer. Tam bir fiyaskodur hayatları.
Eşek arısı tabiatındaki adamlarda tarihe zalim, hain, alçak gibi sıfatlarla geçerler, asla unutulmaz. Allah onların adını kıyamete kadar ibret için yaşatır.
Öldükten sonra da bıraktıkları ekolü takip edenlerin günahların bir misli onların günah defterlerine işlenir.
Allah eşek arısı gibi insanları bize şöyle anlatır:
"Andolsun biz, özgürce seçme hakkına sahip cin ve insan neslinin hak dine itibar etmeyen çoğunu, sonuçta cehennemi boylayacaklarını bile bile yaratıp çoğalttık. Onların akılları ve kalpleri var. Onları, hakkı ve hayrı anlamakta kullanmıyorlar. Onların gözleri var. Onları, Allah'ın birliğinin, kudretinin, düzeninin delillerini görmekte kullanmıyorlar. Onların kulakları var. Onları Allah'ın kitabını, peygamberinin tebliğini, öğütlerini duymakta kullanmıyorlar İşte onlar duyu organlarında insanlara mahsus mânâ ve anlayış bulunmayan hayvanlar gibidir. Belki hayvanlardan daha başıboş, daha şaşkın, daha başıbozuk, daha çok helâke maruzdurlar. Onlar, işte onlar büsbütün gaflet içindedirler.” Araf, 7/179.
Bizlere de ibret için ayrıntılı tanıtır eşek arısı tabiatlı insanları:
"Yakında Biz onun hortumu (burnu) üzerine (zillet ve rezalet) damgası vurup (bu kötü gidişatı değiştireceğiz bunların kinlerini ve kirli yönlerini herkese göstereceğiz).” Kalem, 68/16.
Üçüncü kısım insanlar sinek tabiatlıdır. Süreli hareket eden, oradan buradan, şuradan küçücük dünyalarında, minik menfaatler peşinde, basit amaçlar için geçirirler ömürlerini.
Kâinatın halifesini basit bir zevk robotuna dönüştürüp misyonlarına ihanet etmişlerdir.
Bal arısının altın harflerle kitabın sağ tarafına, eşek arısı tabiatlı zalimleri kitabın sol tarafına yazan tarih; sinek tabiatlı insanlara sayfalarında yer vermez.
Çünkü siliktirler, var ile yok arasındadırlar, "yaşar ne yaşar ne yaşamaz” formatında ölüm-hayat arasında sürelerini doldurur ve sıfır gelir sıfır giderler.
Matematikteki sıfır gibi muhatap oldukları her değeri sıfıra dönüştürürler…
Yüce Allah sinek tabiatlı insanları bize şöyle tarif eder:
"Onlar (ikiyüzlülüğü tabiat haline getirmiş münafıklar) sizi gözetleyip durmaktadır. Eğer Allah tarafından size bir zafer nasip olursa, "Biz sizinle beraber değil miydik?” derler. Şayet inkârcılar zafer elde ederse, (bu defa da onlara) "Sizi üstün gelmeniz için (mü'minlere karşı) desteklemedik mi?” derler. Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verecektir. Ve yine (mü'minler imanlarının gereğini yerine getirerek üzerlerine düşeni yaptıkları takdirde) Allah, inkârcıların inananlara zarar vermesine asla fırsat vermeyecektir. Şüphesiz münafıklar Allah'ı kandırmaya çalışırlar. Hâlbuki Allah, onların kendi kendilerini kandırmalarına (inkâr ve nifak batağında kalmalarına fırsat veriyor). Onlar namaza kalktıkları zaman (inanmadıkları için) üşenerek kalkarlar, (Müslüman gözükmek için, namaz kılarak) insanlara gösteriş yaparlar,
Allah'ı da pek az zikrederler. Onlar küfür ile iman (inkârcılarla inananlar) arasında bocalayıp durmaktadır. Ne onlara ne de bunlara (ne Müslümanlara yâr olurlar ne de kefirlere). İşte böyle, Allah'ın (kötü niyet ve eyleminden dolayı) sapıklıkta bıraktığı kimseye sen çıkış yolu bulamazsın.” Nisa, 4/141-143.
Dünya bal arısı tabiatlı insanların ürettikleriyle dönerken, eşek arısı tabiatlılar saldırmaya ve hırsızlığa devam etmekte, sinek tabiatlı insanlarda bir-arada/bir-şurada/bir orada kilometrelerini doldurmaktadır.
Asıl önemli olan ise biz bu üçünden hangisiyiz?
Bal arısı mı, eşek arısı mı, sinek mi?
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?