RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Kur'an-ı Kerim insanı Rabbine ve Kainata bağlayan modemdir.
Kur'an- Kerim aklımıza ve kalbimize Rabbimizden gelen ve sürekli yenilenen işaretleri(eserleri) nasıl bilgiye dönüştüreceğimizi öğretir.
"(Ey insanoğlu!) Allah`ın rahmetinin işaretlerine bir bak. Nasıl yeri ölümden sonra diriltiyor? Şüphe yok ki, o ölüleri diriltir. O, her şeye gücü yetendir.” Rum, 30/50.
Bu sebepten insan için dünyada en kıymetli değer Kur'an- Kerim'dir.
Bütün kitaplar Kur'an-ı Kerim'in anlaşılması için okunur; Kur'an-ı Kerim ise insana Rabbini en büyük kitap olan kainattaki tüm şifreleri çözerek tanıtır.
Dolayısıyla aslında hedef insanın Kur'an-ı Kerim ve kainat üzerinden kendini tanımasıdır.
"Kendini tanıyan Rabbini tanır, kendini bilen Rabbini bilir.”
"İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin/Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne/Kişi Hak'kı bilmektir” Yunus Emre.
Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'in her harfi, hatta tecvid kuralları dahi çook kıymetlidir.
Mesela: "Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlemişse, onun mükâfatını alacaktır. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapmışsa, onun cezasını görecektir.” Zilzal, 99/7,8. Ayetlerde hayırda İZHAR, şerde İHFA tecvid kuralları kullanılır.
Yüce Allah hayrı izhar edebildiğiniz kadar açıklayın, yayın, duyurun; şerri ise, ihfa yapın, gizleyebildiğiniz kadar gizleyin, duyurmayın, yaymayın buyurur.
Bu girişten sonra gelelim yazımızın başlığında ifade ettiğimiz insanın formatı meselesine…
İnsanın 72 saat susması, konuşmaması durumunda insanın kendini formatlayacağını, yenileyeceğini, sistemi yeniden kuracağını Kur'an-ı Kerim bizlere müjde veriyor.
Bu muhteşem müjdeyi dikkatinize sunuyorum:
"Bu (ayetlerde) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya(ve tüm insanlığa) yönelik rahmeti anlatılıyor.
Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti: "Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı.
Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.
Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana kendi tarafından öyle bir çocuk ver ki; bana da varis olsun Yakupoğulları'na da varis olsun. Ey Rabbim! Hem de onu rızana layık (olanlardan) kıl!
(Allah, şöyle buyurdu:) "Ey Zekeriya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.
(Zekeriya:) "Rabbim! Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olacak?” dedi.
(Ona gelen melek:) "Öyledir” dedi. (Fakat) Rabbin buyurdu ki: "Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de ben değil miyim?
Zekeriyyâ, "Ey Rabbim, bana bir işaret ver!” dedi. Allah: "İşaretin sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır” buyurdu.
Bunun üzerine Zekeriyyâ, mabedden kavminin karşısına çıkarak onlara, "Sabah-akşam tesbîhte bulunun” diye işaret verdi. ” Meryem, 19/2-11.
Bu ayetlerden 100 yaşını da geçse 3 gün 72 saat insanlarla konuşmayıp Rabbini zikreden kişinin kendisini yenileyeceğini, gençleşeceğini, sahip olmadığı imkanlara yeniden sahip olacağını anlıyorum.
İslam'da uzlet, kendi içine yürüme, insanlardan istiğna bu sebeple övülmüştür.
Hz. Peygamberin hira mağarasında uzun uzun tefekkürleri bu hikmete dayanır.
Zira 72 saat insanlardan uzak duran kimse Rabbinin kendisine yettiğine insanlara ihtiyacı olmadığını anlar.
Rabbi de onu kendi muhabbet ve şefkatiyle kuşatır.
Allah'ın şefkat ve muhabbetini kuşanan mümin dünyaya ve insanlara eyvallah etmez.
Sosyopat ve psikopatların ürkek tavşanlar gibi sürekli koşturduğu günümüzde içimize çekilmek, kendi içimize yürümek, Kur'an rehberliğinde kainat çiçeklerinden topladığımız nektarları kendi kovanımıza çekilip balımızı yapıp kurbiyetle Rabbimize arz etmek; Rabbimizin istihsanı ile içimize indirdiği SEKİNE ile akrebiyetini yaşamak insan-ı kamil olmanın yoludur.
Evet! Teenni Rahmandan, acele şeytandandır.
Sakin! Tadil-i erkanla yaşayalım hayatı.
Bilelim ki tadil-i erkanla kıldığımız namaz, tadil-i erkanla hayatı yaşamayı öğretmeli bizlere.
Unutmayalım ki yarışı hoplaya zıplaya hızla giden tavşan değil, bastığı her adımın hakkını veren kaplumbağa kazanıyor…
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Polimat-Entelektüel
Önce Donanım (Hardware) Sonra Yazılım (Software)
İbretlik Bir Ölümden Ders Çıkarabilmek (Fetö Gerçeği)
Yaşlanma “Süreç Odaklı” Bir Gelişmedir ve Anne Karnından Başlar
Üçü Birleyebilir miyiz?