TÜSİAD’çılar topluma ve siyasete ayar vermeyi bırakıp, ülkemizin ekonomik meseleleriyle ilgilensinler
TÜSİAD sözde liberal demokrasi politikaların arkasına sığınarak yapmış olduğu açıklamalarla son yıllarda Türkiye'nin siyasi ve iktisadi bakımdan en çok tartışılan kurumu haline gelmiştir. Bu sivil toplum kuruluşunun yöneticileri, geçmişte Süleyman Demirel'le başlayan ve bugün hala devam eden; seçilmiş siyasetçilere sermaye üzerinden balans ayrı vermekten hiç geri durmadılar. Sahip oldukları ekonomik gücü toplumun refah seviyesini yükseltmek yerine, seçmen tercihlerini kendi dünya görüşleri doğrultusunda şekillendirmek için kullandılar. Çoğu zaman asli fonksiyonunun dışına çıkarak hazırladıkları raporlarlar, bildiriler ve açıklamalarla milli iradenin tecellisi olan siyasi iktidarlara ayar vermeye çalıştılar. Üstenci bir bakış açısıyla milletinin kültürel değerlerini yok saymaya kalktılar.
Millete akıl verdiler ama toplumun maruz kaldığı sel baskını, yangın, deprem gibi afetlerin yaraları sarılırken ellerini ceplerine atmakta cimri davrandılar. İktidarların ekonomi politikalarını yerden yere vurdular fakat kendileri ekonomik krizlerden çıkış için elle tutulur bir çözüm yolu öneremediler. Yüksek faiz politikalarının doğal savunucusu haline gelip faizin reel sektör üzerindeki tahribatını sürekli görmezden geldiler.
Çoğu zaman toplumsal cinsiyet eşitliğiyle; İstanbul sözleşmesi gibi konular arasına sıkışıp kaldılar. En önemlisi de toplumun acılarına ortak olamadıkları gibi sevinçlerine de otak olmadılar. Mesela TÜSİAD yönetimlerini şehit cenazelerinde yaşanan hüzünlerde göremediğimiz gibi, millî proje ve buluşların sevinçlerinde de göremedik. İş dünyasını ilgilendiren mevzular yerine, iş dünyasını ilgilendirmeyen mevzularla sürekli olarak gündemi meşgul ettiler.
Toplumun TÜSİAD yönetimlerinden beklentisi çatışma kültürüne değil uzlaşma kültürünün sağlanmasına katkı vermesidir. Toplumsal acılarda ve toplumsal sevinçlerde milletin yanında olmasıdır. Sahip oldukları imkân ve kapasitelerini işgücü kalitesinin artırılmasına, AR-GE çalışmalarının geliştirilmesine, uluslararası yeni pazarlar bulunmasına, kilogram başına düşen ihracatın artırılmasına ve dar gelirli kesimleri perişan eden fiyat istikrasızlığına çözümler geliştirilmesini beklemektedir. Ekonomik krizlerde garip gürabanın hayatını kolaylaştırmalarını beklemektedir. Piyasalarda adil rekabet şartlarının oluşmasında ağabeylik yapmalarını beklemektedir. Finansmana erişimdeki güçlüklere, lojistikte yaşanan problemlere, dış pazarlara yönelik markalaşma süreçlerindeki farkındalık sorununa, satmış oldukları ürünlerin belirli süreliğine fiyatlarını sabitleyerek yüksek enflasyon sorununun çözümüne öncülük etmelerini beklemektedir.
Sonuç olarak TÜSİAD yöneticileri topluma ve siyasete elindeki sermaye gücünü kullanarak balans ayarı yapmaktan vazgeçip; kendi doğal alanına çekilerek toplumsal uzlaşıya katkı sağlamalıdır. Ekonomik akıl,toplumsal refahın artırılması için çatışmayı değil uzlaşmayı gerektirir.
Yazarın Diğer Yazıları