ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?

Hiçbir şey. Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey. Çünkü PKK, İsrail ve onun vazgeçmez destekçisi ABD'nin bir aletinden başka bir şey değildir. İsrail, vaat edilmiş toprakları ele geçirmek için ABD'yi kullandığı gibi bu uğurda "böl-parçala-yönet" stratejisine hizmet edebilecek her örgütü kurmakta ve kullanmakta. Zira büyük bir coğrafya tek seferde ele geçirilemez. Tıpkı İslam öncesi Türk devletlerinde ülke, hükümdarın evlatları arasında bölüştürüldükten sonra ortaya çıkan küçük devletlerin Çinliler tarafından yıkılmasının daha kolay olması gibi, İsrail de Orta Doğu denilen ve kendisine vaat edildiğine inanılan bu toprakları daha rahat ele geçirebilmek için parçalama gayretindedir. Tevat'ın Yaratılış babının 15 kısmında bu topraklar açık açık o dönemin adlarıyla sıralanmakta ve "Mısır Irmağı'ndan (Nil Nehri) büyük Fırat Irmağı'na kadar” şeklinde formülize edilmektedir. Fırat Nehri'nden de anlayacağınız üzere bu toprakların kuzey hattında Türkiye'nin Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu kısmı bulunmakta. Hatta bunu sınırlar Kapadokya'ya kadar gelmektedir.

Kapadokya'ya kadarki mevkilerin ele geçirilmesi İsrail'i durduramayacaktır. Çünkü bir İsrailli yetkilinin söylediği söz Türkiye'nin strateji kurma hususunda mühimdir: "Bizim çıkarlarımız bir kuşun kanatları gibidir, nereye konarsa arzımevud orasıdır.” Görüleceği üzere İsrail artık açık açık söylemekten geri durmadığı Suriye, Irak, İran, Mısır, Arabistan gibi ülkelerin ele geçirilmesiyle duracak bir ülke değildir, Siyonizm de böyle bir ideoloji değildir. Zira Yahudilikte tanrının has kulları İsrailoğulları iken "goyim” denilen diğer insanlar ise Yahudilere hizmet için yaratılmış insanla hayvan arasında bir yerdedir. Bu konu Tevrat ve Talmut'un pek çok yerinde işlenir. Nitekim İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, son Filistin saldırıyla ilgili olarak "Biz insansı hayvanlarla savaşıyoruz.” demişti.  Bütün insanlar onlara hizmetkar, bütün dünya onlara vatandır. Bütün dünyayı ele geçirmedikten ve bütün insanları kendilerine hizmetkar etmedikten sonra savaşları bitmeyecektir. Haham Ovadia Yosef de "Goyimler bizlere hizmet etmezlerse dünyada yerleri yoktur.” demişti. Teodor Herzl'in Basel'de düzenlediği ilk Siyonist kongrede alınan üç karar da bu doğrultudadır: Filistin'de küçük İsrail kurulacak, arzımevud alınarak büyük İsrail kurulacak ve nihayet bütün dünyaya hâkim olunacak.

Bu vaat edilmiş topraklar arasında Türkiye sayılmamakta. Lakin bu durum stratejisinin gizlenen bir parçasıdır. Zira Türkiye, arzımevudun içinde yer alan ülkeler arasında en güçlüsüdür ve en sona bırakılmalıdır. Ürdün, Lübnan, Mısır, Suriye gibi ülkeler ele geçirilmeye çalışılırken Türkiye de çeşitli enstrümanlarla oyalanmalı ve zayıflatılmalıdır. İşte PKK burada devreye girmektedir. PKK bugün İsrail'in bölgeyi parçalayıp rahatlıkla ele geçirmek için desteklediği bir araçtan başka bir şey değildir. IŞİD, El-Kaide gibi örgütler de bu planın diğer küçük aktörleridir. Nitekim PKK, İsrail'i desteklediğini her fırsatta söylemekte ve göstermektedir. PKK'lılar gösterilerinde İsrail bayrağı da taşıyarak İsrail'e destek vermekteler. Geçtiğimiz günlerde PKK, doğuda imamlara hutbelerde İsrail'in tenkit edilmemesi için baskı kurmakta olduğu ajanslara düşmüştü. Filistin'deki yıkılan evlerin duvarlarında "Özgür Kürdistan” yazılarının bulunması da PKK'nın İsrail için savaştığı da anlamına gelmektedir.

Peki, Abdullah Öcalan'ın örgüte silah bırakma çağrısı ne anlam ifade etmektedir? Hiçbir şey. Zira örgütün üst düzey yöneticilerinden biri geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Abdullah Öcalan'ın böyle bir çağrıda bulunmayacağını söyleyerek böyle bir çağrıyı kabul etmeyeceklerini ilan etmiş oldu. Devlet Bahçeli'nin silah bırakma karşılığında yaptığı teklifin hemen ardından gerçekleşen TUSAŞ saldırısı, PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne verdiği bir mesajdı: "Bizim dâhil olmadığımız hiçbir görüşme geçerli değildir.” Devlet Bey'in yaptığı açıklamanın ardından gündem buna yoğunlaşmışken saldırısı sonrası konunun konuşulmasının bıçakla kesilerek teröre dönmesi amaçlanan bir şeydi. Yoksa PKK da bilmektedir ki TUSAŞ saldırısı hiçbir silah üretimini durduramayacaktır. Sadece biz buradayız, demek istediler.

PKK'nın silah bırakıp lağvedilmesini en başta örgütün tepe isimleri istemez. Zira örgüt silah bırakıp dağıldığı anda bugün emrinde binlerce insan olan lider kadronun hiçbir değeri (!) kalmayacak, bir anda sıradan insanlara dönüvereceklerdir. Bu insanlar bu kadar güç zehirlenmesinden sonra köyüne dönüp domates, biber yetiştiremez. Onlar istese dahi ABD istemez, ABD istese dahi İsrail istemez.

Eski genel kurmay başkanlarından Yaşar Büyükanıt vaktizamanında "Biz yaklaşık 30 bin PKK'lı öldürdük. Bu da PKK'yı 5 6 kere bitirdiğimiz anlamına gelir.” demişti. Peki neden bu örgüt bitmiyor? Bir kere bu tarz örgütler tam manasıyla hiçbir zaman bitmez. Beli kırılır, yer altına çekilir, sessiz sedasız devam eder. Adeta vücuda giren mikrobun savunma sisteminin düşmesini beklediği gibi devletin güçten düşeceği vakti beklerler. Bu tarz örgütlerin bitirilmesinin yolu dağa çıkmayı veya kadroya katılmayı engellemekten geçiyor. Bu da ancak demokratik bir yaşam, ekonomik rahatlık ve milliyetçiliğin yerine din kardeşliğinin kurulmasıyla mümkündür. Zira kültürel ve ekonomik olarak rahatça yaşayan bir kişinin başka bir devlet arayışına girmesi ve dağa çıkması pek mümkün olmayacaktır. PKK, iddia edildiği gibi bir Kürt hareketi olmaktan çoktan çıkmış durumdadır. PKK'yı PKK'lılar yönetmemektedir. İşbu halde Öcalan'ın silah bırakın, dağdan inin, müzakereler başlasın gibi çağrıların amaca çok ulaşacağına kani değilim. Sorunun çözümü askeri tedbirler, demokratik haklar, ekonomik rahatlık ve din kardeşliğinden geçtiğine inanıyorum. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları