RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
2. Viyana Kuşatmasının ardından başlayan İslam dünyasının gerilemesi aralıksız 341 yıldır devam ediyor. Bu başarısızlık ve gerilemenin Osmanlı Devleti'nin hanesine yazılması gerekirken gerileme İslam dünyasının tamamını ihata etmiştir. Zira İslam dünyanın en büyük, belki de tek gücü Osmanlı idi. Osmanlının gerilemesi ve yıkılması İslam dünyasının yetim kalmasıydı. İslam dünyası babasızlığın verdiği tesirle haritaya baktığında sol taraflarında bir güç arama, bir sığınak bulma arayışına girişti. Düşmana benzeyerek düşman kadar güçlü olacağı düşüncesi asla iflah olmaz bir ifrit gibi beyninin damarlarında dolaşmaya başlamış ve dahi ruhunu ele geçirmiştir. Lakin benzemeye çalıştığı Batı'ya ancak şekli benzeyebilmesi ortaya ne Batılı ne Doğulu olabilen neidüğü bilinmez, nevzuhur bir hilkat garibesi çıkarmıştır. Yenilmişlerin yenenlerin her şeyinde bir kutsiyet arayıp onlara benzeyerek güçlü olmaya çalışması olarak özetleyebileceğimiz bu ruh halini İbn Arabi Mukaddime adlı eserinde gayet güzel izah eder. Bir göz atın derim.
İçinde bulunduğumuz zaman dilimi itibariyle neredeyse bütün İslam toprakları dünyanın en sorunlu bölgeleri arasında. Dünyanın en geri kalmış ülkeleri listesinin kahir ekseriyesi İslam mülklerinden oluşmakta. Yavuz dönemine kadar bilinen dünyanın merkezinde Osmanlı, güneyinde bir Türk hakanlığı olan Memlükler, onun doğusunda yine Türklerin yönettiği Safeviler, onun da doğusunda Türkistan coğrafyasında Türk hanlıkları, onların güneyinde Hint Yarımadasında Babürler… Her yere İslamların hakim olduğu bir dünya. Bernard Lewis'in de ifade ettiği üzere Orta Çağ'da dünyanın en ileri uygarlığı tartışmasız bir biçimde İslam uygarlığı iken ne olmuştu da işler tersine dönmüştü? Aslına bakarsanız biz iyi kötü yolumuzda devam ediyorduk velakin Batı; silkinip dünyayı tanımaya, sömürmeye başladı ve dolayısıyla onunla yarışamadığımız için geri kaldık. Bakın geçmişe dönük bir kehanete bulunayım, eğer coğrafi keşifler yapılmasa ve sömürgecilik çağı ile Reform ve Rönesans gerçekleşmeseydi dünyanın hâkimi iyi-kötü hâlâ Müslümanlar olurdu. Ama olanlar oldu ve şimdi olabileceğe değil olacağa bakmak iktiza eder.
Bakın lafı uzatmadan, cambaza bak demeden, fikriyatı edebiyata kaçırmadan çok net bir şekilde söyleyeyim ki İslam dünyası şu haliyle asla düzelmeyecek. Size birileri çok yakında dünyanın yönetimi Müslümanlara geçecek cinsinden bir porsiyon hayal sunarsa bu ikramı geri çevirin. Zira zihninizi abur cuburla fikirlerle beslemek sağlıksız düşünmenize sebebiyet verebilir. Düzelmenin ve hâkim olmanın öncelikli koşulu hayallerden uyanmak, gerçeklerle yüzleşmek ve kendini tenkit edebilmektir. Acıyan yanlarınızı doktora ifade edemeden iyileşemezsiniz. Peki şu haliyle İslam dünyası neden gelişemez, büyüyemez ve dünyaya hâkim olamaz?
Dünyaya hâkim olmanın öncelikli şartı dünyanın kanunlarına yani fizik, kimya, biyolojiye hâkim olmaktır. Bilime, bilim adamlarına, mühendislerine değer vermeyen bir ülkenin gelişmesi olası değildir. Bilimperest bir kişilik değilimdir lakin bu dünyada bilimsiz nefes dahi alınamaz. İnsanoğlunun bugüne kadar soyunun tükenmemesinin temel nedeni alet kullanma becerisi yani düşünme ve icat etme yeteneğidir. Zira Gökalp'ın "İçinde bulunduğumuz çağda bırakın durmayı yavaşlasak dahi geri kalırız.” dediği çağın yüz yıl sonrasında yürüsek hatta koşsak dahi geri kalacağımız bir zaman diliminde İslam dünyasının dünyayı mitlerle açıklama çabasındaki eski insanlardan neredeyse farkı yok. Depremlerin, hastalıkların, yangınların sebebini günahlarla açıklayan bir kafa yapısından hâlâ kurtulamadık. İslam dünyası düşünmüyor, İslam dünyası düşünmüyor, İslam dünyası düşünmüyor. Müslümanlar sorgulamıyor, kendi zihnindeki algılarla dünyayı açıklamaya çabalıyor, var olanı tenkit etmiyor. Eleştiri kültürü olmayan düşünmez, düşünmeyen fikir üretemez, fikir üretemeyen icat edemez, icat edemeyenin sonu ise içinde bulunulan haldir. Öncelikle mühendisliğe, bilime saygı duymalı; taassuptan kurtulmalı; her şeyin ve herkesin tenkit edilebileceğini gençlerimize öğretmenliyiz. Var olanı tenkit edemezsen yenisini nasıl üretebilirsin? Yazımızın birinci bölümünün son sözü Üstadımız Cemil Meriç'ten gelsin: "Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede düşünce adamı nasıl çıkar?”
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
SURİYE’DE YAŞANANLARIN TAHLİLİ
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
ÖLDÜRÜLEN BİR ÖĞRETMEN VE BİR EĞİTİM SİSTEMİ
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
CHP NEDEN İKTİDAR OLAMADI, OLAMIYOR?
İSLAM DÜNYASI NEDEN GERİ KALDI?
TAYYİP ERDOĞAN MI KAZANDI, MUHALEFET Mİ KAYBETTİ?
BİR DEVLETİ KİM YÖNETİR?
YOBAZIN DİNDARI ATATÜRKÇÜSÜ MÜ OLUR?