YAZ/DÜĞÜN/YANGIN

"Değişik olmalıyım, unutulmaz olmalı, hafızalarda kalmalı , herkes konuşmalı "derken ölçümüz samimiyetten gösterişe evrileli çok oldu.

   " Aramızda kalsın” sözü ünlülerin hayatının her saniyesinin hatta iç çekişlerinin  bile umuma duyurulduğu programın adı oldu.

    Düğünler gelinle damadın "evet” yarışına girdiği, kim daha yüksek ya da farklı bu sözü söyleyecek platformu gibi. Düğünlerde eğer üzerinde gelinlik olmasa davetlilerin aşırı makyajının ve abiye kıyafetlerin içinde gelin tanınmayacak.

   Düğünlerin en güzel tarafı eşin dostun bir araya gelip muhabbet edebilmesi ama orada da yüksek sesli müziğin etkisiyle ne kadar edebilirsen.

    Bir de davetli olmadığın halde saniye saniye yaşadığın düğünler var. Ünlülerin değil bahsettiğim. Onlarınkini aramızda kalsın diye diye öğreniyoruz.

   Mahallenizde, komşunuzda bir isteme, düğün olayı var ve bunu sokakta yapıyorsa yandınız. Gece on ikiye kadar sevdiğiniz, sevmediğiniz tüm şarkıları, eğlenceyi en yüksek tondan orkestra ile evinizin içinde dinleyeceksiniz.

   Bunlar yazın güzellikleri diyerek sabredeceksiniz ama yazın başından beri artık sabrımızı zorlayan yangınlar ise ağacı, ormanı, ürünleri değil ciğerlerimizi yakıyor.

    Diyarbakır'ı terörün genç yapısı üstlenmişti. Terör; yaşatmaya, imara değil öldürmeye, yok etmeye dairdir.

   Dertleri hak arayışı değil hakları çiğnemek, katletmektir. İnsanın, hayvanın, bitkinin, tüm hayatların katilleridirler.

    Izmir, Aydın ,Kuşadası derken ardı ardına 30 yerde eş zamanlı çıkan yangınlar yine canımızı yaktı.

    İnsan saksıdaki çiçeği solsa, beslediği akvaryumdaki balığı ölse kedere tutulandır. Kasten ya da bilmeden bunca canın ürünün ormanın kaybına sebep olanlar nasıl bir kalp taşır?.

    Sebep olmak sorumlu olmaktır. Sorumluluk ise adaletin muhatabı olmaktır. Can yakan bedelini ödemelidir.


Yazarın Diğer Yazıları