YAPMA!!!

Yokluğun içinden varlığın çıkması… İnansan da, inanmasan da bu ancak bir yaratıcının yapabileceği bir şey… İnsan; her başlangıç için, küçücük de olsa bir atoma ihtiyaç duyan, başlangıç ve bitiş tarihlerine mecbur kalan bir aciz… Ne kadar kudretini zorlasa da yok olmanın önüne geçemeyen, ölümü erteleyemediği, yok edemediği gibi varlığını da tercihe bağlı kılamayan bir aciz…

Bu kadar acziyet içinde yaradılışının hayranlık uyandıran normallerini değiştirmeye çalışması ancak ruhundaki yaraları yanlış yollardan tedavi etme çılgınlığıdır. Yol yanlışsa sonucun doğru çıkma ihtimali daha yolda iken kaybedilmiştir.

Fıtrat; bir Adem, bir Havva ile başladı. Eğer yokluktan var çıkaran kudret üçüncü bir kimlik dileseydi bu zaten olurdu. Senin bu üçüncü brey çaban; sadece kendinle olan kavgan…

Yapılan araştırmalarda sağlıklı ve mutlu bir aile ortamında büyüyen , herhangi bir tramvaya maruz kalmamış ama eşcinsel bir hayat süren bir kişiye bile rastlanmamıştır.

- Rol modellerin yanlış alınması: Özellikle yetişen nesle hitap eden müzik gruplarının ya da dizilerin hatta çizgi filmlerin bile içerisine gizlenmiş eşcinselliği normalleştiren, özendiren kimlikler.

- Hormonsal bozukluklar: Bu bir sağlık problemidir. Tüm sağlık sorunları gibi doğru tedavi ile önlenebilir .

-Çocukluk döneminde şiddete maruz kalmak, tacize, tecavüze uğramak, karşı cinsle alakalı kötü bir deneyim. Bunlardan birini yaşayan çocuğun dışlanma korkusuyla ya da utancıyla duygularını bastırması sonucu ruhundaki yaraları; baş kaldırma gibi gördüğü üçüncü bir kimliğe yönlendirmesi.

- Aşırı baskıcı bir babayla ya da sorumsuz bir anne ile yetişen çocuğun içine kapanık duygusal tramvalara sahip olması…

- Medyanın ve görsel araçların eşcinselliği özenilecek bir durum olarak sunması.

- Erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarının erkek gibi yetiştirilmesi. Bu saydığımız gerekçeler göstermektedir ki ; eğer bir kişi de eşcinsel bir yönelim varsa mutlaka sağlıksız bir aile yapısı, sorunlu bir çocukluk veya cinsel travma vardır.

Soğuk savaşın bitimi ile birlikte; dünya devletlerini kendi emirleri altında tutmak isteyen küresel güçler; LGBT, pedofili ya da kadın haklarını bir hegomanya haline getiren düşünce sistemleri gibi derneklere müthiş paralar aktararak toplumları istedikleri yöne sürüklemeye hedef almışlardır. Çağın tüm imkanlarını kullanarak bu düşünceleri bir silah haline getirmişlerdir.

Şimdi bilimin, insanlığa faydalı girişimlerin konuşulması, yapılması gereken üniversitelerde bu tür ideolojik belli bir sürüklenme ve özenti ile oluşan grupların özgürlük adı altında her türlü kutsala saygısızlıklarının konuşulması bunların sonucudur.

Bu gençler sahip oldukları en büyük zenginliği; enerjilerini insanlığın güzelleşmesi, fıtrata uygun ilerlemesi için kullanırlarsa , kendilerini maşa olarak kullanan ideolojilere alet olmazlarsa, sadece topluma değil kendilerine de en büyük iyiliği yapmış olacaklar.

İnsanın en büyük iyiliği de, kötülüğü de kendinedir ve insan düzeldiğinde aile, toplum derken tüm kainat güzelleşir…


Yazarın Diğer Yazıları