TEHDİT!

  Günümüze kadar her peygamberin getirdiği kitaplarda;  sonradan insan eliyle tahrip edilmiş, muharref olan İncil'de, Tevrat'ta dahi fıtratı bozan en büyük günah olarak kalan bir haddini aşma,  zulümdür eşcinsellik…

    Bilimin dinin önüne geçtiği, neredeyse tapılacak bir hale geldiği son yüzyılda dahi tüm tıbbi, sosyolojik, psikolojik araştırmalar bunun bir ruhsal hastalık olduğunu, kişinin beynini bu yönde eğitmesiyle ile ilgili bir sapkınlık olduğunu kabul etmektedirler…

    Sağdan -soldan gelerek ; yerli halkın yok edilmesiyle, kanları üzerine inşa edilmiş ,kökleri olmayan Amerika toplumunun aile ve toplum yapısında dahi” eşcinsellik” hastalıklı bir sapıklıktı.

    1969 yılında Newyork'ta bulunan bir gay barı; mafya- polis eliyle haraç alınan, arka planda her türlü uyuşturucu, fuhuş, içki gibi sapkınlığın yapıldığı bir yerdi.

    28 Haziran 1969 ‘da bu barda çıkan  olaylar zincirinde; gay biri öldürüldü ve taşkınlıklar başladı, başka illere de yayıldı.

    Bu olaydan sonra bir zoolog olan  Alfred Kinsey;  sapkınlık hallerinin hepsinin normal olduğu, yeni doğan bebeklerin ağlamasının bile cinsellikle ilgili olduğu gibi pek çok bilim dışı görüşün olduğu bir rapor hazırladı .

   Bu rapordan 2 yıl sonra Hary Hay isimli bir pedofilik ilk eşcinsel örgütü kurdu. ILGA ve beraber çalıştıkları NAMBLA'nın görüşleri arasında” 8 yaşından önce cinsellik yaşanmalıdır” gibi korkunç fikirler vardı.

   Dünya üzerinde bu ruhsal sapkınlığın normalleşmesi yönünde faaliyetler başladı. Kirk ve Marshall'ın kaleme aldığı makalede bunun yöntemi” TV, radyo ve ana akım medyaya erişim olmadan hiçbir kampanya olmayacaktır. Filmlerde ve şovlarda beğenilen, hayranlık uyandıran, eşcinsel, saygın karakterlerin gösterilmesini teşvik etmek zorundayız.” dile getirildi.

   Neslin yok edilmesine, düşünmeyen, itaat eden, sadece haz için yaşayan ve makine robot merkezli bir toplumu dayatan, her türlü sapkınlığı normal hale getiren bu anlayış; evlerimize, çocuklarımıza, okullarımıza girmiş durumdadır.

    Öğretmenler küçücük beyinlere "sevgi pıtırcıkları”!! hallerle, gençler kendilerine” rol model !”seçtikleri şarkıcı karakterlerle özgürleşin!!!  söylemleri eşliğinde büyük bir girdaba çekiliyor.

    Özellikle dizilerde çok saygın karakterlere böyle bir profil oluşturulmakta, çok anlayışlı, çok sevgi dolu dünyaları varmış gibi lanse edilmektedir.

    Bu yaşantının nasıl dipsiz bir kuyu olduğu,  nasıl acı çektikleri, insanın fıtratını bozmasının nasıl bir kıyamet olduğu saklanmaktadır.

   İnsan mayadır . Maya bozulursa tüm kainat bozulur……


Yazarın Diğer Yazıları