TAHAMMÜL KALMADI

Hepimiz karar verelim,tamam;Türkiye olarak özellikle şehirlerde yaşayanlar hiç sebze- meyve yemesin,et- tavuk- balık tüketmesin. Öyle ya; her canlının yaşama hakkı var sonuçta. İnsan kendi varlığından vazgeçsin!

Her gün bir tanesini okumak , duymak zorunda kaldığımız köpek saldırıları sonucu yaralanan, ölen, kuduz olan çocuk haberleri artık yüreğimizin kaldıramayacağı noktalara gelmiştir. Ortada bir insanın hayatının bitimi; çocukların çığlıkları ve anne babaların çaresiz gözyaşları vardır. Bunları görmezden gelen, duyarsız kalan bir grup ise ;bu vahşete çözüm bulmaya hâlâ” köpeklerin yaşam alanlarını kısıtlayamayız, doğallığını bozamayız” halüsinasyonları ile karşı koymaktadır.

Son yıllara kadar köpeklerin şehirlerde bu derece insan hayatına kast ettikleri görülmemişti. Yanından hızla geçen bir arabaya, bisikletliye av zanlıyla havlayıp , bir müddet koşmaları dışında tek tük olaylar vardı. Ne zaman ki insanlar köpekleri evde besleyip, ya da tatilde bir müddet oyalanacak oyuncak gibi sahiplenip, sıkılınca sokaklara bırakınca sahipsiz ve alıştığı evsiz kalan hayvanların psikolojileri bozuldu. Sağa- sola saldırmaları gündem oldu. Dövüştürülmek üzere eğitilen veya daha çok satış yapabilmek için defalarca üremeye zorlanan köpekler sokaklara terk edildi. İnsanların yaşam alanları içinde beslenmesi mümkün olmayan köpek türleri evlerde beslenip, dolaştırma bahanesiyle sokaklara çıkarılınca; sağında -solunda bulunan zayıf korumasız çocukları av olarak gördü. Sürü haline geldiklerinde; içlerinde psikolojisi bozuk olan "alfa” diye tabir edilen bir lider köpekle tüm sürü; saldırıp- parçalama mangası halini aldı.

Özellikle hasta , kuduz olan bir köpek insanı ısırdığında ya da salyası bulaştığında; o insanın klinik seviyesi geçerse artık kurtarmanın mümkün olmadığını , kuduzun en ölümcül, bulaşıcı hastalıklardan biri olduğunu bilmemize rağmen yine de” köpekler çok değerli, insan hayatının bir köpeğin hayatı yanında önemi yok” söylemlerini nasıl kabul edebiliriz.

Şehirde yaşayan insan; doğanın dengesini bozdu. Evinde beslenmemesi gereken köpekleri çoğaltıp, sokaklara bıraktı. Her yer bina olunca kendine yaşam alanı bulamayan köpekler insanların yaşam alanlarına girdi.

Hiç kimse oğlunun kuduz nöbetlerini gören, solunumunun tıkandığını çaresizce seyreden o annenin gözyaşını ödeyemez. Evlatlarının parçalarını köpeğin ağzından alan anne- babaların yürek yangınına devâ olamaz. Lobileşen , insan hayatına kasteden bu anlayış hastalıklı bir durumdur ve dayatma haline gelen her sevgi masumiyetini kaybeder.

Köpeklerin bahçelerde beslenmeye uygun olan; golden, pug ,terrier ve bu gibi türleri hariç sahipsiz, başıboş sokaklara bırakılanları kentlerin yaşam alanları dışına yaptırılan açık alanlarda beslenip, bakılmalı. Hayvansever gözükenler de bir zahmet onları oyuncak gibi görme şımarıklığını bırakıp, onların sağlığına, hayrına bir işe yardımcı olmalı.

Eğer gerçekten maksat toplumun düzenini, sağlığını bozup, infial sebepleri bulmak değil de; hayvan dostluğu ise belediyelerin bu çalışmayı yapması için hayvan severler maddi destek olmalı.

Yeter bir annenin daha yürek yangınına ,bir çocuğumuzun daha acılı feryadına insan olarak tahammülümüz kalmamıştır.

Köpeklere duyulan kadar insan hayatına saygı ve sevgi….


Yazarın Diğer Yazıları