SÖZ

Bir beldede kralın kıymetli bir atı vardır.Etrafındaki kimseye güvenemeyen kral; dertlerini, ideallerini, sırlarını gün geçtikçe gözünde daha da kıymetlenen bu ata anlatır. Atda iyi bir dinleyicidir, daraldığı zaman üstüne binen kralı bahçesinde koşturur ama karşılıklı bir konuşma olmayınca kral yeterince bu dostluktan istifade edemez.

    Bir gün aklına gelen bir fikirle içi aydınlanır.Tüm ülkeye ferman gönderir:

-" Kim benim atıma , kıymetlime konuşmayı öğretirse onu ihya edeceğim.”

  Tabii kimse yanaşamaz. Fermanı duyan idam mahkumu bir genç gardiyanla krala isteğini gönderir:

- Efendim ,devletlim ; ben kıymetli atınıza bir yıl içinde konuşmayı öğretirim.

  Kral bu isteği hemen kabul eder. Gencin idam hükmünü kaldırır ve genç kralın atının seyisi ve özel hocası olur.

  Gencin yakın arkadaşı sorar:

- Ya bu vaat ettiğin olacak iş değil ,sen neden böyle bir şey yaptın ?.Bir sene sonunda öğretemezsen yine kellen gidecek .Genç cevap verir :

-O zamana kadar bir yılda bakalım neler olur ?. Ya kral ölür, ya at, bir yıl daha yaşamak çok şeyi değiştirir .

  Bugün Özgür Özel Bey'in” ilk seçimde birinci parti olamazsak ,partimi iktidar yapamazsam  istifa ederim .” iddiası bana bu hikayeyi hatırlattı.

  Ya da buna benzer iddialı sözleri olan nice kişileri. Sözlerimiz hakikaten amacımız mı yoksa sadece zaman kazanmak , göz boyamak mı ?.

  Günlük hayatta da verdiğimiz söz ne kadar bizi bağlıyor, ne kadar gayretimizle mutabık?

  Dönüp bir hayatımıza bakmalıyız.

  Sonuçta söz kimliğimizdir….


Yazarın Diğer Yazıları