SES!!!

Bu aralar hızlı treni sık kullanıyorum ve YHT'yi tebrik ediyorum. Biletler HES kodu ile alınıp, trene biniş tek tek ve mesafeli . Oturma durumu; her ikili koltukta tek kişi olarak ve çapraz kural geçerli. Herkesin maske kuralına uyması da hassas bir takipte. " Oh! iç rahatlığı ile yapacağım bir yolculuk” diyorsunuz.

Ekran ve anons ile telefonunuzu sessize almanız özenle hatırlatılıyor. Öyle ya topluluk içinde başkalarını; özellikle görsel, işitsel ,dokunsal, kokusal gibi duyu organlarına yönelik rahatsız etmeme küçüklüğümüzden beri öğretilen bir görgü kuralı.

Her ortamda bir-iki unutan olabiliyor; gayet doğal ama telefon görüşmelerini en az kelimeye indirgememiz ve minimum sesi tercih etmemiz gereken tren yolculuğunda tam 25 dakika arkadaşı ile olan görüşmesini çevresine dinlettiren insanları doğal göremiyorum. Arkadaşının alacağı arsayı, verilen meblağı, kendisinin sunduğu teklifi en ince ayrıntısına kadar tekrar tekrar dinlemek, iki günlük tüm planlarına en üst perdeden sesiyle şahit olmak tam bir kabus!.

İnsan evladı kendi özeline bu kadar duyarsızken, başkalarının özeline saygı göstermesi çok zor… Kendi rahatsızlığıma çok üzülmedim ama hamile bir bayan vardı ve sık sık arkasını dönüp bakarak "acaba ne zaman susacak” bakışıyla ne kadar rahatsız olduğunu anlatmak istiyordu.

Anne karnındaki o bebek için artık uyaracaktım ki çok şükür” gelince konuşuruz” diyerek, bitmeyen konuşmasını sonlandırdı.

Ses; bizim beslenme kaynaklarımızdandır. Bazen bir insanın yüzünü unutur ama sesinin size hissettirdiklerini hep hatırlarsınız. Hani; Nazım Hikmet'in şiirindeki gibi” benim

birden bire senin sesini göresim geldi”… Güzel ses, ruhunuza terapi yapar. Gözlerinizi kapatıp bir neyin, bağlamanın ya da piyanonun tüm ruhunuzu dolaşan notalarına kendinizi bırakmak istersiniz.

Koku ve tatla birlikte daha sekizinci haftada iken anne karnındaki bebeğin kulakları oluşuyor. Sinirlerin tamamlanması ile birlikte yirmi dördüncü haftadan itibaren, artık dış dünyadan gelen bütün sesleri duyabiliyor. Kalın sesin anne karnından geçmesi daha kolay olsa da; ince sesi anne karnındaki bebek daha iyi algılıyor ve tepki veriyor. Belki o yüzden hepimiz, bilinçaltı bir şekilde bebeklerle konuşurken sesimizi inceltiyoruz. Yapılan araştırmalara göre; kız bebekler, erkek bebeklerden daha önce sese tepki veriyorlar. Kadınların sözle olan aşkları daha anne karnından yani… Fıtrattan…

Bir bebek doğmadan annesinin, babasının ve çevresinin seslerini ayırt edebiliyor. Yüksek sesle rahatsız olup korkuyor. Bir teyzeden dinlemiştim; annesinin karnında iken üç kez ağlama sesi duyulmuş. Odada oturan herkes bu sese şahit olmuş . Teyze ; bu üç kez ağlamasını kaderine bağlayarak,” yavrum üç kez evlendim, o yüzden belki de üç kez ağlamışım” diyordu. Bunlar; kişisel hikayeler tabi ama tıbben kanıtlanmış bir hususta, her bebeğin ağlama sesinin aynı parmak izi gibi kimlik bilgisi olduğu. Hatta bebeklerin anne sesini taklit ettiği…

Madem sesimiz hiç kaybolmuyor; hafızalarda ,uzayda korunuyor. O zaman dünyaya bıraktığımız tınımızı şahsiyetimizi yansıtacak şekilde güzelleştirelim…


Yazarın Diğer Yazıları