SELFİE Mİ?

Cep telefonları, internet,sosyal medya ; bize  hem en büyük bilgi erişimi, arkadaş, yardımcı, fotoğraf makinesi, yemek servisi gibi hayat kolaylığı sağlarken, hem de maalesef çok ciddi sorunlar oluşturan düşman oldular.
    Hastalık derecesinde bağımlılık oluştururken;  hastalıklarımızın  ne olduğunu yine internetten bulmaya çalışıyoruz. Oradaki bilgilere de” acaba benim bünyeme uygun mu?” demeden inanıyoruz.
    Teyzemizin biri;  dizilerindeki ağrıdan bahsedince diğeri:
- Bak bamya tohumu kullan , benim ağrılarıma iyi geldi diyor. Diğeri:
- "Yok sakın ha! Benim dizleri ameliyatlık hale getirdi” diye itiraz ediyor. 
   Vücuttaki ağrı aynı bölgede olsa bile bunun kaç türlü sebebi var. Kireçlenmesi ayrı, romatizması ayrı, ödemi ayrı . Aynı ilaç belki birine çare ,öbürüne zehir. İnternetten okuduğumuz her bilgiyi mutlak çözüm kabul edip üstelik bir de yaymak ne kadar uygun ?.
   Hepimizde bir sosyal ağlara ulaşamama,” ya internetim biterse ,ne yaparım?”  anksiyetesi var.
    En sevdiğin arkadaşın ile buluşup kafeye gelmişsin;  elin sürekli telefona gidiyor ya da eşinle berabersin; hemen sosyal medyana girip kim nerede bir bakayım durumu var. Telefondan başını kaldırıp karşıdakine tam dinlemeden geçirilen vakitler …
   Hepimiz bir buluşmada telefonlarımızı zor ulaşacağımız, ancak çalınca açacağımız şekilde çantamızın içine kaldırıp, ne kadar istesek de uzak durmaya gayret etmeliyiz. Muhatabımızla,  sevdiğimiz insanlarla geçirdiğimiz vaktin kıymetini bilmeliyiz.
    Sosyal medyanın en korkutucu yanlarından biri hayatın dengesini bozması. Bana ;”yaşamı değerli kılan şey ne?” Deseler :
-Denge, derim. Her şeyi zamanında, miktarında, kalitesinde ,abartmadan, eksiltmeden dozunda yaşamak.
    En sıkıntılı teknoloji bağımlılıklarından biri de bence;  sürekli kendini çekip( selfie) sosyal medyaya koymak.
    Amerikan psikiyatri birliği (APA) bunun bir hastalık olduğunu makalesinde yayınlamış . Hatta selfitis dediği bu hastalığın;( sınır ,şiddetli ,kronik) olarak 3 evresinin olduğunu; eğer günde en az 3 kez selfi çekip ama sosyal medyaya koymuyorsa sınırda, hepsini koyuyorsa şiddetli, neredeyse her saat başı sürekli selfie paylaşıyorsa kronik olarak sınıflandırmış.
    Peki ya çok ağır hastanın yanında ya da bir cenazede selfie çekimleri hangi sınıfta?.
    Ruhumuzun hastalıkları bedenin hastalıklarından daha sinsi ama daha yıkıcıdır. Ruhumuzu sosyal medyaya oyuncak etmemeliyiz.
 

Yazarın Diğer Yazıları