ÖZGÜR OLALIM

Hangi birini unutacağız?.

  Rim'in  güneşi kıskandıran sıcaklıktaki gözlerini mi, bombaların korkusundan dehşetle bakan bebeklerin gözlerini mi, ezilmiş küçücük bedenlerden fırlayan gözleri mi, tüm dünyaya kırgın gözleri mi, yoksa yemyeşil gözlerinden akan bulutlu damlaların arasından hepimize seslenen "sizleri ne bu dünyada ne ahirette affetmeyeceğim!” diyen  ay yüzlünün gözlerini mi ?…

     "  Dağın ardında kurtuluş var” denilince umutla koşup; yorgun, bitkin hiçbir şeye erişememek gibi hissettiriyor bazen bu katliamın bitmesini beklemek..

    Sonra en büyük küfrün ve su-i zannın Allah'tan ümit kesmek olduğunu hatırlıyorum. Bir kıvılcım oluyor tekrar yaşamaya.

    İnsanı nitelendiren, üstün eyleyen özellikleri; akıl etmesi, tecrübeden ders çıkarması, en iyiye meyli, merhameti vesaire olması lazım.

   Belki o yüzden” bana ne Filistin'den” diyerek; 300 gündür her gün poşet poşet toplanan bedenlere, 40.000 şehide duyarsız kalan yüreklerin beş gün kapanan bir sosyal ağa veryansın etmesini anlayamıyoruz.

    Özgürlük değerlerimizi koruduğumuz; haklının hak iddiasını desteklediğimiz, kim olduğuna bakmaksızın mazlumun yanında olduğumuz zaman içi doldurulmuş bir tanımdır.

    Her aklımıza geleni; haklı -haksız, iyi- kötü, güzel- çirkin, hayır- kahır demeden uygulamamız özgürlük mü?

    Hadi açıldı yine sosyal platform. Lütfen illa kendimiz yaşamayı beklemeden; mazlumun ahını kalbimizde duyalım. Bizim bedenlerimiz torbalara parça parça pay edilirken ,dünyadaki bunu seyreden diğer insanlar; bu katliamı bize yapanların güç kaynaklarını destekleseler, kahvelerini yudumlayıp, hamburgerinden yiyip, kolasından, sularından içerek instada pozlarını verseler ne kadar özgür(!) diyebileceksek o kadar bari özgür olalım…….


Yazarın Diğer Yazıları