HÜSRAN
Talep etmek kolay gelir bize; çünkü talepte kendini "layık görme” vardır. Talepde almak vardır, vermekse zor gelir.
Her birimizde ülkedeki en rahat yaşamı kendisinin hak ettiğine dair bir alma duygusu yerleşti ve sınırları her gün biraz daha genişliyor.
Bahçeye küçücük zayıf bir fide dikiyoruz ve günlerce onu suluyor, güneş almasına dikkat ediyor, çabalıyor, otlardan temizliyor, gübresini veriyoruz .Verme işlemleri sırasında aylarca sabrediyoruz ve sonuçta fide de küçük küçük çiçekleri görüyoruz. Patlıcanın, biberin, domatesin habercisi rengarenk çiçekler. Önce emek verecek, sabredecek ve sonra nimete ereceksin diyor bize yaratan.
" Sabredenler hüsrana uğramayacaklar, müstesna olacaklar” diye müjdeliyor..
Ahlakı zayıf, hayattan her şeyi almayı kendisine hak gören talihsiz ve bahtsız kişiler tartıştığı kadını sokak ortasında sadece daha güçlü bedende olduğu için bayıltana kadar dövüp öylece bırakıyor, şehir magandaları bir dükkana girip tartıştıkları kişileri taşıdıkları silahla oracıkta öldürüp çıkıyorlar…
Eğitim önce ailede başlıyor; yolda giderken yemyeşil ağacın dalını koparan çocuğuna o gün hesap sorup, doğruyu göstereceksin. Hiçbir canlıya bile isteye zarar vermemesi gerektiğini, hesabın çetin olduğu günde kahrolmamak için yıkmayı- yakmayı, yok etmeyi değil; yapmayı inşa etmeyi belleteceksin.
Kötülük en çabuk bulaşan mikroptur ;gördükçe normalleşen, kalp titremesini yok eden, çizgi filmle başlayıp dizilerle devam eden, bilgisayar telefon oyunları ile ileri seviyelere taşınan şiddet sıradanlaşır.
Adaleti kendi nefsi sananlar ; şiddetle beslenir ve sabrın ışığını kaybederler. Sabır öyle bir nurdur ki onsuz kalanlar karanlıkta kalır.
Komşudan bir sıkıntı olsa evini basmaya giden, trafikte tartıştığı kişiye levye ile inen, çocuğu okulda ihtar alsa öğretmeni dövmeye giden, ameliyatta yakın ölse doktoru can vermemekle suçlayan, arkadaşı bir sözüne karşı gelse egosu zedelenen ve defterden silen, bununla da övünen kimseler; göstermedikleri sabrın hangi nimetini beklerler?…
Aklımızla kalbimizi ayrıştırmadan birleştirip, vicdanımızla imanımızı beslemeliyiz yoksa gerçekten hüsrana uğradık….
Yazarın Diğer Yazıları