HOŞGÖR

Kafasına; daha birini bitirmeden biri gelen binbir düşünce yağmuru yağıyordu. Yarınki yapacağı konuşmayı hazırlamamış olması içini huzursuz ederken, akşamki yemek davetine yapacağı hazırlıkları düşündü. Alışveriş listesini kafasında bir kez daha sıraladı. Kendi kendine; " önce bu akşamı güzelce yaşayayım, misafirlerimi memnun edeyim, herkes gittikten sonra konuşmamı tasarlayıp notlar alırım” dedi .

Trafiğin yoğun olduğu yeri geçince biraz daha gaza basmıştı ki; ışıkların kırmızıya geçtiğini görünce yine yavaşladı . Tam o sırada tâli yoldan çıkan araç önüne geçiverdi. Frene bassa da yavaşça dokunmuştu bile. Aracın içinden inen kadın hem üzerine doğru geliyor hem de tüm sesiyle bağırıyordu:

- Ben arabamı daha yeni boyattım, tamirden yeni çıktı. Kör müsün? Önüne çıkan arabayı görmüyor musun? Ben ne yapacağım şimdi? Sizin gibiler yüzünden her gün tamircideyim. Bir defolun gidin trafikten!…

Kadın; ana yola tali yoldan hiç yavaşlamadan çıktığı için kazaya sebep olan sürücünün tüm suçu ve öfkesini kendisine yöneltmesine şaşırarak, derin bir nefes alıp arabadan indi.

- Çok geçmiş olsun kardeşim, siz iyisiniz değil mi? Çok şükür canınız da bir şey yok, gerisi çözümlenir. Arabanızda bir şey yok gibi ama yinede bakalım. Pasta, cila benim olsun. Siz iyisiniz ya, gerisini merak etmeyin.

Bağıran kadın bu samimi ilgiden dolayı bir anda sakinleşti.

-Aslında ben de biraz hızlı çıktım sanırım, size fren yapacak mesafe kalmadı. Arabada küçük bir çizik var gibi ama belki de öncedendir. Çok şükür iyiyiz, sağlıklıyız, size de geçmiş olsun, hadi iyi günler…

Kadın; arabaya binince düşündü. Eğer arabadan tüm öfkesi ile inen kadının sözlerine aynı tonda, aynı üslupla karşılık verse ne olurdu?. Büyük bir ihtimalle karakolda biten ve ikisinin de gününün tamamını kapsayan, enerjilerini yok eden bir tartışma. Sakinliğini koruyabilmek ona stresi yükselmemiş bir beden, işlerini yetiştirebileceği saatler ve tatlıya bağlanmış bir tanışma hediye etmişti.

Sıradan ya da çok büyük hatalarımız olacak. Çünkü insanız. Hatalarla, onlara göstermiş olduğumuz davranışlarla örülen yola tecrübe diyoruz.

Sadece bizim değil, başkalarının da hatası olacak. Hayatı komşumuzun penceresinden , eşimizin penceresinden, çocuklarımızın, dostlarımızın, diğer insanların gözlerinden bakmalıyız ve görmeliyiz. Bakmak; doğuştan gelen bir eylem, görmekse ilimle, bilgiyle, olgunlukla kazanılan bir yetenektir. Kusurları hoş gören bir kusursuzluğa erişmemiz lazım …

O zaman boğazımızı düğüm düğüm yapan bu öfke cinayetlerini, kavgalarını okumak, dinlemek, seyretmek zorunda kalmayacağız.

Hayata küsmek, boş vermek, lanet okumak yerine sorumluluk alıp, seveceğiz. Su gibi olacağız; tüm kirleri arındıran, tüm çöpleri üzerinde taşısa da aslını bozmayan, ulaştığı her damara can veren

Yazarın Diğer Yazıları