FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Kapıda karşıladım onları, yüreğim ağzımda bekledim. Bahçe kapısının bitiminde duran otobüslerinden indiler ve öğretmenlerinin” yavaş olun!” ihtarını arkada bırakan bir çeviklikle onları merdivenin başında bekleyen bana doğru koşmaya başladılar. Yaşları 11-12 arası kırk öğrenci ama yok de ki; kırk güneş, kırk ay, kırk dünya, kırk dâne…
Bazı insanlar yaşam çizgimizde yön levhası gibidirler; yolu kolaylaştırır, bilinçle gitmemizi sağlarlar. Ya da bizi yüksekçe bir yere çıkarıp uzakları rahatça görmemizi sağlayan bir merdiven olurlar. Bu kırk öğrencinin Türkçe öğretmeni işte o insanlardan. Onları varacakları hedefe ulaştıran bir yay olmak hususunda ki gayreti yürek ısıtıyor.
Bu hafta” Kütüphanemizde hayat var” adlı bir projenin içerisine dâhil oldum. Altıncı ve yedinci sınıf kırk öğrenci ile beraber sohbet ettik. Bilerek sohbet diyorum; belki söyleşi ile aynı anlamda ama sohbette muhabbet, dostluk, yarenlik vurgusu daha kuvvetli gibi geliyor kulağa .
Onlara da söyledim: "Daha önceleri üniversiteli ablalarınızla da böyle buluşmalarımız oldu ama hiçbiri beni sizin kadar heyecanlandırmadı” diye. 11-12 yaş; hayata, çevrene” ben buradayım, beni gör” dediğin bir yaş. O yüzden onların gönül aynasını bulandırmamak için konuşmalarımı iki kat daha dikkatli seçtim.
Onlara sözüm:” Ne olur aynı kalmayın; her gün vefanızı, güzelliğinizi, adaletinizi, arayışınızı, doğruluğunuzu güçlendirecek, katlayacak bir yenilik yapın, bir bilgi edinin ve bilginizi idrak edin. İdrak etmeyiciğiniz bilginin sizi kibre götürmesine izin vermeyin” oldu.
ilk soruları:
-Dezenformasyon nedir?
Gülümsedim ama yüreğime küçük bir sızı düştü.” Sizin dünyanızı bu kavramlarla tanıştırdığımız için üzgünüm” demek istedim ama bir yandan da dedim” bırak öğrensinler erkenden zorbalığın ancak görünüşte bir güç olduğunu, gerçeğe dönüşemeyeceğini”… Elimden geldiğince açıkladım dezenformasyonun bir olayı çarpıtarak, yanlış bilgilerle- doğruyu karıştırıp hedef saptırmak gayreti olduğunu. Bunu yapan büyüklerin çok olduğu günümüzde sizleri korumak, doğru zeminde tutmak daha da zorlaştı dedim.
sorular peşpeşe geldi:
- Köşe yazarlığı için malzemeyi nereden buluyorsunuz?
- Sizi yönlendirenler oldu mu?
- Yazılarda bir başka yazarın veya şairin sözlerini kullanmak yazıyı küçültür mü yoksa büyütür mü?
- Okuduğunuz kitaplar?
- Kitaplar mucize midir?
- Yazınızdan nasıl emin olursunuz?
- Ben de yazıyorum ama beğenilmezse diye korkuyorum, ne yapmalıyım?
Demiştim; bu yaş harika!…
İki televizyon program sunucusu arkadaşımla beraber onların sorularını cevapladık, gazeteyi ve televizyonun bölümlerini gezdirdik. Öğretmenlerine ve onlara tek tek teşekkür ettik; dünyalarına bizi dâhil ettikleri için…
Umutluyum; hem de çok… Güzel rol modelleri, yön levhaları, mercekleri olmayı başarabilirsek çok daha güzel bir yolculuğun revânı olacaklar….
FIRSAT
AK EYLESİN
HANGİ TUŞ
RUHUN IŞIĞI
TARAF
FARKLI OL
DOLANDIRICI
HAİN
TELBİS
İNSAN KALALIM!