PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Yarım asır… Elli yıl …Yarım asırdır gazetecilik yapıyorsunuz, yazıyorsunuz ve size verilen onlarca ünvanın, ödülün çok ilerisinde bir amacınız var. Aslında siz; yazarak kendinizi aktarıyorsunuz.
Aynı gök kubbenin altında yaşasak da , milyonlarca insanın birbirine hiç benzemeyen hikayeleri ve bakış açıları var. Aynı güneşi aynı coğrafyada alsan da, tek bir tarihin şanlı kökünden gelsen de, o geldiğin tarihteki atalarına sövenle-öven ,gurur duyan olmak arasındaki fark beslendiğin kaynakla ilgilidir.
İnsan evladı okuduğu, dinlediği, konuştuğu ve baktığı şeyden beslenir. Hem kulaktan, hem gözden, hem dilden gönül havuzuna giden ırmakları vardır .
Daha ilkokulda iken okumuştum onun Erzurum'da Ermenilerin yaptığı zulmü anlatan romanını. Aslıhan , Burhan; çocukluk hafızama kazınan, karakterleriyle gönlüme girip yerleşen isimlerdi. Kendimle, soy isim benzerliğinden dolayı onun romanlarını elimde gezdirirken daha bir gururlanırdım. Yavuz Bahadıroğlu; benim çocukluk kahramanımdı. Bana atalarımı sevdiren, öğretilenin çok çok ötesinde her biri ciltler dolusu esere konu olacak hasrette kahramanlarla dolu, araştırılması gereken gerçek bir tarihim olduğu şuurunu veren güzel adam…
Dedem; istiklal harbinde Erzurum' da savaşmış, bacağından aldığı kurşun yarasını tıbbi malzeme olmadığından; kurtlanmaması için gaz yağına batırılmış bezle temizleyip, vatan mücadelesine devam etmiş .Küçüklüğümde Erzurum'da bulundum. Palandöken dağının eteklerinde efendimizin sancaktarlığını yapmış ,sahabe olduğuna inanılan Abdurrahman gazi türbesi bulunmaktadır. Anlatılır ki ; Erzurum kuşatmasında bu Yiğit'in düşman kılıcıyla başı gövdesinden ayrılır ama elindeki sancağı düşürmemek için başını koltuğunun altına alır ve sancak elinde koşar. Ta ki ; görenlerin hayretten gözleri açılıp;” adam elinde başı, koşuyor” Deyinceye kadar. Kabri; büyüklüğünü anlatmak istercesine 4.85 metredir. Ben; Yavuz Bahadıroğlu mahlaslı Niyazi Birinci'nin kitaplarını okuyuncaya kadar, çocukluğumun bu hikayesini ,türbeyi ve dedemin gücünü kavrayamıyordum . Ancak; tarihi, vatani, milleti, dini ,ahlakı doğru kitaplardan öğrendikçe, yani doğru ırmaklardan beslendikçe Allah aşkının, vatan sevgisinin insanı nasıl kuvvetlendirdiğini, azim ve hizmetle doldurduğunu gördüm.
Güzel insanlar birden bire yetişmezler. Onlar; birikimlerle oluşurlar. Bu hafta nesilleri doğru besleyen ırmaklarımızdan birini daha; Yavuz Bahadıroğlu' nu kaybettik. Ama eserleriyle çocuktan yaşlıya kadar hitap edeceği geniş bir yelpaze bırakarak dünya yolculuğunu noktaladığı için hiç ölmeyecek ve unutulmayacak.
Ne mutlu arkada güzel eserler bırakanlara.. Hoş bir seda ile gidenlere…
PUZZLE
İNSAN OLALIM
ÇORBA
ŞEHİTLERE SÖZÜMÜZ VAR
BURUK TESELLİ
AZ ‘I ÇOK YAPANLAR
KAPI KAPI
İNCELİKLER
KIR AĞASI
BİZ YAPTIK BİZ