FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Hak Yok Vazife Var; Fert Yok Cemiyet Var
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
"Hiç hayır diyemedi” dedi usulca. Başı öne eğik, oturduğu bankın tahtasını kaçacakmış gibi sımsıkı tutarak, hıçkırık gibi bir sesle tekrarladı: "Hayır diyemedi”………
Onu tanıdığımda henüz yirmi yedi yaşında, derler ya baharında idi ömrün. Ama gözlerinin altına erkenden oturan kahverengi lekeler, dudağının kenarındaki çizgiler, bakışlarındaki vazgeçmişlik erken gelen bir kışın habercisi gibiydi. Çocuğunun kılcal damar çatlaması ile ilgili bir problemi için hastanede kalıyordu. Sekiz yıl evli kaldığı eşini anlatırken çektiği ıstırâbı sesinden anlıyordun.
-onun sevgilisi içkiydi. Her gece ayrılmaya söz verip, yine koşa koşa gittiği bir sevgili! Eve geldi mi kaçacak yer arardım, bana bir sebep bulup da vurmasın diye. Üzerine sinen o iğrenç kokuyla sızar kalırdı ya kanepenin ya da halıların üzerinde… Hatta bir gün dolabın kapağını açıp; tüm midesindekileri oraya çıkartıp, geri kapatmış . Sabah çocuğun kıyafetini almak için dolabı açtım, felâket bir görüntü, pislik! Üstelik ayıldı mı; hiçbirini hatırlamaz, kendinden kaçmak ister gibi her şeyi unuturdu. Kaç kez kaldırımlardan, banyodan, hatta çocuğun yatağının içinden kaldırıp, ayıltmaya çalıştığımı hatırlamıyorum. Ama en kötüsü bırakacağına dair verdiği umuttu. Oysa gerçekten "hayır” deseydi…Bilmem ki…Güzel günlerimizde olmuştu ama o kadar silindi ki; çok gerilerde kaldı gibi…
Dört şey asla geri gelmez:
-Söylenen söz
-Atılan ok
-Geçmiş zaman ve kaçırılmış fırsat.
İçkinin oyuncağı pek çok insan; "ah ! der, o son kadehi içmeseydim, kafam yerinde idi. Yazık ki; içilmemesi gereken o son kadeh değil, ilk kadehtir..Ne zaman mutlu olsa "ya bir kadehle bunu parlatalım” diyenler artık mutlu olma fırsatlarını tükettiklerini kaçırdıklarını bilemezler. "Ya ben derdimden içiyorum” diyenler, hangi sorunu çözmüştür içki? Hiç düşünmezler..
Televizyonda her eve servis edilen dizilerde beynimize yerleştirilen bir kültür var. Sadece partilerin, kokteyllerin unsuru değildir içki. Bildiğimiz Anadolu evinde; ailenin babası sevinince kızına ya da eşine " ya getirsene şu özel günler için sakladığımızı. Şimdi bunu kutlamadan olur mu? Ya da dertlenen delikanlıyı güya hayat dersi vermek için dışarı çıkaran babası; adres olarak meyhaneye götürür. Karşılıklı kafalar demlendirilir… Sanki olması gereken bir mutlakmış gibi her dizide güzel bir süslemeyle içki; görselimize yerleştirilir. Oysa; verdiği yıkımın, dağıttığı yuvaların, kangırene dönüşen yaraların o ilk kadehlerle başladığının aktarılması gerekir. Artık içkinin, arkasına sığınılan bir özür olmaktan, masumiyet yaftası olmaktan çıkarılması lâzım.
Cinsel istismar yapıp; bir başkasının hayatını mahveden, bitiren biri " sarhoştum, yaptığımı bilmiyorum” diyerek kurtulmamalı.Eşini dövüp, hatta işkence ederek, çocuklarının korkulu rüyası haline gelen bir kocanın özrü içki olmamalı.
Yiyecek ve içecek aldığımız; küçücük çocuklarımızın bile rahatça ulaşabildiği marketlerde içki satışı olmamalı. Mahallenin en işlek yerinde, gençlerin buluşma noktası gibi albenili vitrinleri ile tekel bayileri açılmamalı. İçkinin dizilerde delikanlı, güzel karakterlere yerleştirilen bir ayrıntı değil, akıl nimetini elimizden alan bir felâket olduğu işlenmeli.
Üstelik içki, sadece içenin değil, asıl yanındakilerin hayatını mahveden bir acizliktir. Sevdiklerinin çaresiz kaldığı bir acizlik. Bir alkolik gerçek anlamda "hayır” demezse hayatını değiştiremez. Tecrübe olaylar karşısında nasıl davrandığımız bilgisidir. Az diye başlanır, artık çok bile az gelir.
Güzel bir toplum rüyasında isek, neslimizin özeneceği hayatta içkinin adı bile geçmemeli… Eğer bu felâketin tuzağına düşmüşsek; Amatemler'den, hastanelerden ciddi bir tedavi alınmalı. Kurtuluşun çaresinin kararlılıkta olduğu bilinmeli. Bizi temiz bir beyinle ve temiz bir kalple gönderen Allah' ı onları temiz tutarak sevmeli…
FIRSAT
AK EYLESİN
HANGİ TUŞ
RUHUN IŞIĞI
TARAF
FARKLI OL
DOLANDIRICI
HAİN
TELBİS
İNSAN KALALIM!