BEKLEMEK

NE çok anlamı var şu beklemenin; bazen ah! Keşke, bazen iyi ki, bazen sevinç, bazen gurur, bazen hasret, bazen bilgi.

Sabahın erken saatleri; herkesin kendi işini en acele zannettiği trafikte, ana cadde çok yoğun bir akışta. Tâli yoldan çıkan araç; yoğunluğun azalmasını saniyelerce bekleyemediği için yoğunluğun arasına girince; aniden duran araçların mesafeyi koruyamamasından dolayı tam sekiz araç zincirleme kaza.. Bazısında pikniğe giden aileler; çoluk çocuk, bazısında işine giden beyler- bayanlar, cadde araçlardan inenlerle dopdolu .Sadece 5-6 saniye bekleyemediği için onlarca insana ve araca zarar veren genç delikanlı; beklemenin keşkesini tatmakta…

Evladı yoğun bakımda; günlerdir kapıdalar anne- baba. Gelen giden dostlar teselli ediyor;” ölmedi ya çok şükür, bakın görün iyileşecek, falanca da böyleydi, şimdi çok iyi”. Beklemek; umut

Tarlalarını, seralarını ekti çiftçiler; suladı, çapaladı, gübreledi, bekledi. Hasat yapıyor; bire on veren, 100 veren buğdayını, sebzesini, ağacını. Beklemek; şükür tarlada

Şafak sayıyor; 29, 28, 27.. Günler azalınca beklemek daha da zorlaşıyor sanki. Kavuşunca; beklemek sevinç…

Küçücük fırçalarla toprağı temizliyorlar. Yerin altından çıkan bir testiyi, bir mozaiği ,sütunları, hamamları, duvarlarına ömürlerin izleri çıkmış odaları güneşle buluşturup, bilinir eylemek için. Bekliyorlar; bazen yıllarca çalışıyorlar. Beklemek tarih…

Uzaya araçlar gidiyor; bilinmeyen bir yörüngeden kayıtlar alıyor, resimler çekiyor ,yeryüzünde yürüyenlere göğün dışındaki dünyadan haberler getiriyor.

Denizlerin, okyanusların altına giriyor dalgıçlar ve kameralar ; suyun altındaki dünyayı yeryüzüne taşımak için. Beklemek; bilgi…

Hiçbir kanaldan beslenmeyen, içindeki suyu devir etmeyen durgun su, ölü deniz. Yaşam yok, canlılığını yitirmiş. Beklemek gayesizce; ölüm…

Fabrikanın kapısında uzunca bir sıra; işçi alımı var, alımlar mülakat ile. Bekliyor insanlar.Beklemek; iş…

Kaç gündür gözleri kapıda; büyük bir arsa alımı için aracı olacak kişi yanına geleceğini söylemiş. Bekliyor; beklemek menfaat…

İkisi de çok heyecanlı; doktor” bu ay bebeğin cinsiyetini görebiliriz” dedi. Heyecandan yürekleri titriyor.” Acaba öğrenmesek mi” demişlerdi ama daha fazla bekleyemediler. Beklemek; sır…

"Bek;” eski Türkçede korumak, kapıları sırlamak. İlk olarak 1300 yılından önce yazılı olarak Mukaddimetü-l edep isimli kitapta görünüyor. Sözlü kullanımda ise daha öncesinden yaygın .

Beklemek; çile, keder, hasret ,sabır.. En güzel beklemek; tohumun ağaca, yok'un var'a , hasretin vuslata dönüşmesi

Ne kadar insan; o kadar beklemek, o kadar hikaye….


Yazarın Diğer Yazıları