BAŞ DÖNDÜRÜCÜ

Baş döndürücü! İçinde bulunduğumuz zamanın değişim hızı tam olarak bu.

    Bu hızın gerisinde kalmak, yaşadığı ânın kıymetini bilmek, daha sakin adımlar atmak isteyenler ise demode(!) oluveriyor.

    Ânı yaşamayıp; yaşarmış gibi yapanlara, her dakikasını düzenlenmiş görüntülerle sosyal medyada servis edenlere alışamadım ama sosyal medyayı işinde, gelişiminde kullanıp, kendini güncelleyenleri  hayranlıkla seyredip dinliyorum.

    Yaz başları , ata tohumundan üretilmiş fideleri bulayım, küçücük bahçemizi  şenlendireyim diye hazırlandım ve çok vakit bulamadığımdan ayırdığım gün içerisinde bitirebilmek için bir kaç yer dolaştım. En sonunda tam istediğim gibi fideleri bir dostun yardımıyla buldum. Fideleri alırken teyzeye:

- Ablacım zor bulduk seni, bahçen epey arkalarda, kendim arasam bulamazdım, dedim .Fideci hanım:

- Allah Allah! navigasyonda hemen buluyorlar. Google "fideci… teyze” yazdın mı geliyorsun.

 - Kendine hesap mı açtın! Ya harikasın, maşallah sana..

- Tabi ya, yaz hemen geliyorsun…

    Hayran ve şaşkın güldüm ama asıl duygum takdirdi . İşini, emeğini güncelleyen, teknolojiyi hayırda kullanan bu gayret hoşuma gitmişti.

     Nereden başlamalı, neresinden tutmalı bilmiyorum. Pek çok sosyal dalın inceleyeceği hallerimiz var ama yavaş yavaş değişen bizim bir yerlerden toparlanmamız lazım.

    Eğitim;  ilk basamak galiba. Mecburi eğitimin bu kadar uzun olması, herkesin üniversite okuyup kendini dünyadaki biricikler listesine alması, üretmeyi değil tüketmeyi arttırmamız, hepsi onarılması gereken ârazlarımız.

    Ara eleman bulamayan, çok büyük maaşlar verse dahi; tekstilde, sanayide, turizmde kat elemanı olarak çalışacak kişilerde dahi sıkıntı çeken işverenler şikayetçi iken, kendini mesleğinin zirvesinde gören(!) yeni mezun her üniversiteli ise işsizlikten şikayetçi.

    Erken yaşta  emekli olanlar ise "nerede nasıl tatil yapayım, rahat konfor içerisinde masalsı günler geçireyim?” hayalinde.

    Bizim ülkemiz henüz sanayisinde, teknolojisinde, tarımında, yeraltı kaynakları kullanabilmesinde ayaklarını sağlamlaştırabilmiş değilken; bizim” ben nasıl ülkeme, insanıma  değer katabilirim?” yerine nasıl rahat yan gelip keyif yaparım düşüncesinin peşine düşmemiz marazi..

    Lütfen artık şu kafeleri biraz boşaltıp, en az bir aletin tamirini, bir bitki yetiştirmeyi ,meraklı olduğumuz bir konuda kabiliyet kazanmayı gündemimize alalım. Çünkü nasıl sahip olmadığımız parayı harcamak günümüzde yaygın ise üretmediğimiz mutluluğu talep etmek de yaygın…

    Oysa üretmeden tüketmek bizi çürütür…


Yazarın Diğer Yazıları