AŞIKLAR ÖLMEZ….

Beşeri sevgilerde kaş, göz, söz önemlidir. Bir bakışa, bir söze kapılırsın ama eğer Allah(C.C) bir kulu sever ve sevdirirse müthiş bir enerji oluşur. Neden olduğunu bilmeden her gören sever. Allah dostları dediklerimiz böyledir. Onları Allah sevmiştir ve tüm insanlara da sevdirmiştir.

Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu tam böyle sevilenlerden. Yarım asırdan fazla zaman önce bu dünyayı terk etmiş olmasına rağmen bugün yaşayan pek çok kişiden daha çok sevilmektedir.

Konya; toprağının altı da üstü kadar canlı, aşklı, diri, âlimi ve evliyası ile nasipli şehirlerimizdendir. Sokaklarında yürürken öylesine gezemezsin, sana daima kendilerini hatırlatırlar.

Hacı Veyiszade Efendi'nin izleri tüm şehre sinmiştir. Aziziye Camii'nden geçerken kürsüye baksan; anlatılan yumuşak çehresi ile gülümseyecek sanırsın. Aziziye Camii önünde( hâla var olan) köyden getirdiklerini satan kişileri görünce aklına peynirci kıssası gelir.

Konya'nın yine meşhur aşıklarından biri satmak için köyünden getirttiği tuluğ peynirini Aziziye caminin kapısı önüne bırakıp, sabah namazını eda için içeri girer. Hacı Veyiszade efendi namazdan sonra cemaate kuşluk vaktine kadar vaaz verip, hasbihal eder ki; güneşin doğuşu ile bereketlenip işraklerini kılarak evlerine gitsinler.

Aşık Mehmet efendi; vaaz uzayınca huzursuz olup, kıpırdanmaya başlar. Peyniri satmaya geç kalırım diye korkar. Bu sırada Hacı Veyiszade efendi kürsüden bağırır:

- Biraz daha otur , peynirin müşterisi hazır, satılacak işte!

Mehmet ağa işin sonunu şöyle anlatır:

-Vaaz bitti, dışarı çıktım. Bir sürü peynir tuluğu şurada, burada yığınla dururken; alıcılar benim tuluğun başına toplandı. Kısa sürede yüksek fiyata sattım.

Piri Mehmet Paşa caminin yoldan aşağıda kalan bahçesinde hâla ders okutur sanki. Bedestenin içinden yürürken şehre ilk İmam Hatip okulunun açılması için; sanırsın hâla tek tek dükkanları dolaşmaktadır…

Osmanlı'nın son, cumhuriyetin ilk yıllarına tanıklık etmiş; ilmi hiç bırakmamış bir aşk adamı olarak devrin sıkıntılarından bahsedip, ümitsizliğe düşenlere:

"- Bitmedik elhamdülillah; kapı aralanır gibi oldu, bir ışık görünüyor. Bir damla ışık bir sürü yeri ışıtır.” Diyerek gayret verir.

"Bir öğrencinin yetişmesi için bin münafığın kahrına katlanırım "diyen Mustafa efendi; her hayırlı işte başı çeker. Tüm hayır kuruluşlarının yönetiminde, finansında bulunur. Kendisi de medresede pek çok ilmin yanında birkaç dili de iyi düzeyde öğrenir . İngilizceyi özellikle öğrenir ki ; Osmanlı'nın son döneminde papazlara İslamiyetin hak din olduğunu anlatabilsin. Pek çok münazarada bunu kanıtlar.

Bizler; ilmi kariyer sahibi olalım, kendimize yatırım yapalım, cv'mizde değer artırsın diye öğreniriz.Hacı Veyiszade efendi; ilmi sadece Allah‘ın rızası ve dinini anlatabilmek, bu uğurda öğrenciler yetişsin diye öğrenir. Kendisine; niçin kitap yazmadığını soran bir gazeteciye:

-" Bin kitaptan bir kalp çıkmaz ama bir kalpten bin kitap çıkar” der.

1960 senesinin Şubat'ında bu dünya yolculuğunu tamamladığı ve hiç kitabı olmadığı halde yıllar yıllar sonra bile sevenlerinin dilinde, gönlünde dipdiridir. Konya'nın sokaklarında, binalarında, camilerinde, okullarında, külliyesinde adı yükselir. En çok da arşa kalkan ellerin içinde

Ne demişti Yunus: AŞIKLAR ÖLMEZ…..

Yazarın Diğer Yazıları