AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Engin Ardıç Star televizyonunda haberlerden sonra yorum yaptığı yıllarda, hiç unutmam bizim Kayseri'nin oldukça dinden uzak bir köyünde okul harçlığı çıkarmak için işçilik yapıyordum.
Köylü oldukça zengindi. Hem zengin hem dinden uzak bir yaşamları vardı.
Daha bizim köye televizyon gelmemişti bile. Birkaç evde vardı sadece.
Zenginleşen insanlara has bir durum galiba, parayı gördükçe dinden uzaklaşmak...
Neyse konumuz bu değil.
Akşam işten sonra kahvehaneler tıklım tıklım dolardı. Biz de oturduk bir köşesine sığıntı gibi.
Haberleri izledik sıra Engin beyin yorumuna gelmişti.
O zamanlar Engin Bey onların hoşuna gidecek türden yorumlar yapıyordu.
Bir tanesi elinde oyun kâğıdı, ağzında sigara, kafayı yamultarak… Bunu dinciler öldürürler, yaşatmazlar, dedi.
Biz de İmam Hatip'te okuyoruz, serde delikanlılık var…
Adama çıkışmıştım:
Bizi öldürmeye gelenler hariç, biz kimseyi öldürmeyiz, demiştim.
Adam tabii o güne dek söylediklerine bir itiraz duymayınca, şaşırmıştı.
Benim köyümün neresi olduğunu öğrencince de anlamıştı olayı. Sorun da çıkmamıştı.
Aynı Engin Ardıç bir zaman sonra onların tam karşısına geçti.
Patronu yurt dışına kaçınca muhafazakârların yanında yer aldı. O taraftakilerin yaşam tarzı dürüst bir insana ağır geliyordu demek ki...
Maaşından başka bir geliri, malı mülkü de yoktu Engin Beyin. Öyle derdi yazılarında.
Muhafazakârları anlamaya, anlamlandırmaya başlamıştı geldikten sonra.
O aynı cenah bu sefer de Engin beye düşman oldular. Onlar kendileri gibi düşünmeyen herkese düşman olurlar.
Öyle böyle değil…
Daha sosyal medya henüz etkin değilken, linç kültürü başlamamışken kendi gazetelerinde, köşelerinde müthiş bir tezvirat ile Engin beyi işinden etmeye, onu susturmaya yeltendiler.
Ama başaramadılar. Rahmetli Ahmet Kekeç gibi o da kalemine güveniyordu. Ne bir mahkemeye giderdi bildiğim kadarıyla ne patronundan medet umardı diğerleri gibi.
Eleştirileri kendi köşelerinde göğüslerdi ikisi de, o keskin zekâları ile karşı tarafa da haddini bildirirlerdi.
Keyifle okunan nadir yazarlardan biri de Engin beydi.
Yabancı dilde eğitim veren kökeni de yabancı olan bir lisenin matbaa hatasıydı o aynı zamanda. Onların kılıcını sallamadı son zamanlarda.
Onların kılıcını sallamak kime düştü biliyor musunuz?
Önceden muhafazakâr camiada olup da şimdi karşı tarafta "karar” kılanlara düştü.
Hani,
Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin, diye meşhur bir töreli sözümüz var ya?
Şimdi şöyle bir soru soralım:
Bugüne dek nasıl yaşarsan yaşa...
Engin Ardıç gibi mi ölmek isterdin, yoksa düşmanın kılıcını sallayanlar gibi mi ölmek isterdin?
Allah rahmet eylesin...
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Devlet belediyelere dur demeli
Zulüm içimizde!
Konjonktür garantili kutuplaşma
Sorunlu değil sorumlu muhalefet
Savaş bize yaklaşıyor
Milattan önceki gençler