O KADAR MI ZOR?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
KÂIDE
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
SURİYE
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Düşünmeden ve sormadan edemiyorum; "Ahlakî tavır sergilemek, insanlık vasfına sahip olmak, doğruya doğru, yanlışa yanlış demek, olduğumuz gibi görünmek, yapmadıklarımızı söylememek, samimi olmak…” o kadar mı zor?
Neden kendimizi kolaylığa değil de, zorluklara hapsediyoruz? Niçin tertemiz olan yaratılışımızı; yalanla, iftirayla, olmadık şeylerle meşgul ediyoruz? Hayat bu mu sizce? Üç günlük dünyada herkese ayak bağı olmak, aslı astarı olmayan söz ve davranışlarla insanları yanıltmak, hizmet edenlerin ayakları altına karpuz kabuğu yerleştirmek, paranın, makamın, gücün esiri olmak…siz buna hayat mı diyorsunuz?
İnsanlık değerlerimiz nereye gitti? Hiç düşünmüyor muyuz; ilerde komşumuzun, dostumuzun, arkadaşımızın, eşimizin, evladımızın, sevdiklerimizin yüzüne nasıl bakarız diye?
Aklımızın ucundan geçmiyor mu; eden bulur, men dakka dukka, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, etme bulma dünyası…sözleri?
Niçin satılıyoruz dünyalıklara? Ne hakla temiz toplumu kirletiyoruz? Niçin haram lokmaya tevessül ediyoruz?
Kur'an'daki emirlerin hiç birisi bizim gücümüzü aşan şeyler değil. Rabbimiz kuluna zorluğu değil, kolaylığı emrediyor. Cennete girmek kolay ve bedava. Aksine Cehennem hem zor ve hem de parayla. Şeytanın yolları cazip, gösterişli, aldatıcı. Hiçbir şey bizim değil; bedenimiz, malımız, mülkümüz, servetimiz, makamımız… Rabbimiz bize bunları emaneten verdi. Günü gelince alacak ve hesabını soracak.
Sevgili peygamberimiz şöyle der:
"Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin; Yaşlılık gelmeden gençliğin, Fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, hastalık gelmeden sağlığın, ölüm gelmeden hayatın”
Doğruluk yaratılış olarak özümüzde bulunan bir cevherdir. Yalan sonradan arız olan geçici ve kalbi karartan hastalıktır. Bilmeden konuşmak, mesnetsiz söz söylemek; insanları yaralayan ve bize büyük badireler açan bir başka toplumsal maraz. Kur'an'ın yasakladığı her şey, önce kendi bünyemize sonra topluma zarar veren, birliği, huzuru, barışı bozan kötü uygulamalardır. Onun için Rabbimiz şöyle der:
"Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” "Bilgin olmayan bir şeyin ardına düşme, zira göz, kalp ve dil yaptığından sorumludur.” "Belgesiz konuşmayın.” "Bir fasık (günahkâr, inançsız, münkir) haber getirdiği zaman onu araştırın.” "İnananlar ancak kardeştir.”…
Evet aklımızı terletelim, alnımıza; yalanlarla, iftiralarla, bühtanlarla kara leke sürmeyelim. Toplumda değerimiz kaybolmasın, kıymette düşmeyelim, insanlıkta sınıfta kalmayalım.
Elde Ne Kaldı?
Herkes çekilirken bir bir dünyadan,
Hayalden, rüyadan elde ne kaldı,?
Malların ne oldu, servetin hani?
Söylesene şimdi, elde ne kaldı?
Kokuşmuş bir damla sudan oluştun,
Masivaya koştun, boşa çalıştın,
Hayatın bitti toprakla buluştun,
Söylesene şimdi, elde ne kaldı?
Gözyaşı silmedi paralar, pullar,
Çare bulamadı gittiği yollar,
Hakkı söylemedi ağızda diller,
Söylesene şimdi elde ne kaldı?
Rab herkese şah damarından yakın!
Gezin görün, mezarlara bir bakın,
Vakti gelen gidiyor akın akın,
Söylesene şimdi elde ne kaldı?
Övünmeyesin!
Rabbe ulaşacak sonu bu yolun,
Hakikatten uzak ne olur halin?
Kaybolur kuvvetin, solar cemalin,
Makamla, mevkiyle avunmayasın!
Yaşlanınca oluyorsun tarumar,
Her mevsimin başka güzelliği var,
Ömür denen şeyden edince zarar,
Sakın "eyvah” diye dövünmeyesin!
Yalan dünyada var mı baki kalan?
İster padişah ol, istersen sultan,
Ecel nerde olsa buluyor her an,
Kurtulurum diye sevinmeyesin!
Var eylemiştir bizi Rabbim yoktan,
Kulların kaderi yazılır Haktan,
Davet edilince gidersin çoktan,
Gerçek olmayanı savunmayasın!
Kazımî, kaçışın var mı ecelden?
Allah takdir etmiş bunu ezelden,
Ölümü hatırlayıver tez elden,
Ebediyim diye övünmeyesin!
Düşünmez misin?
Beynini yorarak terletip öyle,
Arifçe bilmeyi düşünmez misin?
Tefekküre dalıp zikredip söyle,
Kur'an'la olmayı düşünmez misin?
Dün geri gelmiyor yarın karanlık,
Sabun köpüğü sevdalar bir anlık,
Şeytanın tuzağı kara viranlık,
Rahmanla kalmayı düşünmez misin?
Ey nefsini ilah edinen gafil,
Batıl çukurunda didinen gafil,
Malayanilere dadanan gafil,
Sevapla gülmeyi düşünmez misin?
Günler geçmiyor ki ah almayasın,
Günah dağdağasında kalmayasın,
Beddualar içinde gelmeyesin,
Hak dostu bulmayı düşünmez misin?
Bu sırat köprüsü kıldan incedir,
Umudumuz cennet sorma nicedir,
Varılacak makam inan yücedir,
Beratı almayı düşünmez misin?
"İlla” miracının kahraman eri,
Batıllara kanmaz Hakkın neferi
Hicretle başlıyor İslam seferi,
Günahı silmeyi düşünmez misin?
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ