Zihni Sıfırlamak Ve Yeniden Doğmak

Müslüman ancak, çağın bize öğrettiği kabullerden tamamen sıyrılınca hür olabilir. İdraki, zihni çağın hakim kültürünün ağlarına hapsolmuş, bu öğretilerle yetişmiş neslin İslam ilkeleriyle düşünmesi / yaşaması mümkün değildir.

Bu yüzden çağın zihnimizdeki lekelerini ve kabullerini  tamamen silmek, yeniden formatlanmak  zorundayız.

Şehadetle, “La” (yok) diyerek Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığını kabulle Müslüman olmuyor muyuz?

Sorunlarımızın temeli, yeni anayasa yapımı, seçim, demokrasi, ekonomi falan değil.

Bunlara hükmeden ve kaynaklık yapan beyin ve düşünce esir olursa, insan hür olabilir mi?

Ayrılığımız bu yüzden, oluk oluk akan Müslüman kanı bu yüzden, zulmü seyretmemiz, dünya zevkine dalmamız bu yüzden. Bu yüzden insanlığa önder ve örnek olamayışımız.                                                           

Şimdiye kadar yaptığımız gibi, İslam’ı hayattan dışlayan, yeri gelince veya köprü çatırdayınca Allah Allah diyen bir din anlayışı dini kullanmaktır.

Faizin hükmünü biliriz, ama işimiz için gerekli diye kredi kullanırız. Lafzen, kalben Müslüman, ekonomik çıkar gerektirdiğinde kapitalist olmakta bir sakınca görmeyiz.

Müslümanlara yapılan zulümler için duymadığımız üzüntüyü tuttuğumuz takım yenilince duyarız.

ilköğretim,  lise, üniversite mezuniyet törenlerinde mütedeyyin aileler ve başörtülü kızlarımız, papaz şapkası giydiklerini düşünmemişlerdir bile.

Yani zihnimizi İslâm'la formatlamadan yaratıcının indirdiği dini değil, çağın dili, kavramları, bakış açıları üzerinden anladığımız ve işimize gelen bir dini yaşıyoruz.

Bunun içindir ki, İslam aleminin ve insanlığın yaşadığı felâketleri aşmak için önder ve örnek olamıyoruz. 

Bütün zamanları, mekânları aşacak, kapsayacak derinlik ve zihin ufkunu yakalayamıyoruz.

Her birimizin ayrı bağlılıkları, efendileri, aidiyet fanatikliği var. Para, menfaat, siyasi parti, dernek, sendika, cemaat, tarikat, takım, ırk, mezhep, dünyevileşme… v.s.

Çağın bize öğrettiği kabullerle düşündüğümüz / davrandığımız için, Allah yerine birilerine / bir şeylere tutunmadan edemiyor, zihnimizi, benliğimizi İslam’a ve Allah’a has kılamıyoruz. 

Zihni ve fikri yapımız çeşitli fikirlerin koalisyonu. İşimize geleni istemsiz ve farkında olmadan yapıyoruz.

Menfaatin, para kazanma hırsıyla gemisini yürütmek veya işini halletmek için her şeyi mubah görmenin, adam kayırmanın ve rüşvetin sıradanlaştığı, hatta hayatın vazgeçilmezi olarak görüldüğü bu toplum düzeni hastalıklıdır.

Adaleti, hoşgörüyü, kardeşliği, tebliği, cihadı, ana-baba-komşu-akraba hakkını, fakiri, yetimi gözetmeyen bir sistemin topluma ve insanına huzur vermesi mümkün değildir.

Zihnimizi ve benliğimizi şartsız, çıkarsız İslam’a ve Allah’a has kılamamak. İslam’ı ve ilkelerini gerektiğinde lazım olacak ve kullanılacak yedek teker olarak görmek. İşte sıkıntılarımızın temeli burada.

Naçizane, yüreğimde hissettiklerimi ifade etmeye çalıştığım bir dörtlüğümle yazımı bitirmek istiyorum.

Nar taneleri gibi ayrıldık, al kanlara  büründük,

Birliği unuttuk, düşmanlara sinek gibi göründük.

Ayrılığa düştük, zulmü seyre, dünya zevkine daldık,

Esaret zincirleri boynumuza takıldı, süründük.

                    Zihnimizi  sıfırlayıp, İslam’la formatlayarak -Kur’an’ı ve sünneti okuyarak, anlayarak ve uygulayarak- yeniden doğmak ümit ve temennisiyle…


Yazarın Diğer Yazıları