TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE

 

 

Zalim Esed ve Baas yönetiminin devrilmesi elbette çok önemli.

Mazlum Suriyeli kardeşlerimizin zulümden kurtulması ve çeşitli ülkelerdeki Suriyeli göçmenlerin evlerine, vatanlarına kavuşması da çok önemli.

Ancak bir o kadar hatta daha da önemli olan Suriye'de barış ve huzuru sağlayacak, her kesimi kucaklayacak yeni, adil ve istikrarlı bir yönetimin kurulabilmesidir.

Suriye'nin kurtuluşunda Türkiye'nin belirleyici rol oynadığı gibi yeni yönetim oluşturulurken de rehberlik ve önderlik edeceği muhakkaktır.

HTŞ lideri Golani'nin ve Türkmen asıllı Suriye Geçici Hükümet Başkanı Abdurrahman Mustafa'nın mezhep, etnik aidiyet vs. gibi çok renkliliğe saygı gösterileceği yönündeki açıklamalarının ardında da Türk Devlet aklı vardır.

Ancak başta ABD olmak üzere Suriye'de ve bölgede emperyalist çıkarları olan aktörlerin bu rehberliğe izin vermemek için ellerinden geleni yapacakları da izaha gerek olmayacak kadar açıktır.

Tarihte birçok askeri zaferlerimizi masa başında taçlandıramadığımız düşünüldüğünde aynı hataya düşme endişesi taşıyoruz.

Türkiye'nin "Suriye'nin toprak bütünlüğü” tezinden vazgeçmemesi ve esnek davranmaması hayati önem taşımaktadır.

"Suriye'nin toprak bütünlüğü” demek, PKK/PYD'nin devletleşmesine izin vermemek demektir.

"Suriye'nin toprak bütünlüğü” demek, Türkiye'nin tek bir devletle muhatap olması demektir.

"Suriye'nin toprak bütünlüğü” sadece topraklarını değil, Doğu Akdeniz'deki deniz sahasını da ifade eder. Dolayısıyla bütünlük halindeki Suriye ile Türkiye arasında (Libya-Türkiye arasında yapıldığı gibi) Akdeniz'de "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması” yapılırsa Türkiye de Suriye de Akdeniz'de sayılamayacak kadar çok ekonomik, askeri, stratejik avantajlar sağlar.

Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve istikrarını sağlamak, Türkiye'nin komşusundan emin olması ve en uzun sınırımızın güvende olması demektir.

Toprak bütünlüğü ve yönetim istikrarı sağlandığında altyapısından ticaretine, sanayisinden eğitimine her alanda Suriye'nin ayağa kaldırılması gerekecektir. Bu yaklaşık üç yüz miyar dolarlık bir harcama demektir. Emperyalistler bunu da fırsata çevirmek isteyeceklerdir.

Türkiye; siyasi, dini ve coğrafi yakınlığı nedeniyle Suriye'nin ayağa kaldırılması konusunda sayılamayacak kadar çok avantaja sahiptir.

Suriye'nin yeni yönetimi, "orucu bizimle tutup bayramı başkasıyla yapanlarla” değil, "oruçta da bayramda da Suriye halkının yanında olanlarla” işbirliği yapacaktır.

Türkiye ile Suriye arasında durmuş olan ticaret yıllık yirmi milyar dolara kadar yükselecek, Suriye hızla kalkınacak, Türk ekonomisi de o oranda canlanacaktır…

Türkiye'yi ve Suriye'yi daha güzel günlerin beklediğine inanıyorum…

KONYA – 18 Aralık 2024

 


Yazarın Diğer Yazıları