YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
O KADAR MI ZOR?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
FACİALAR KADER DEĞİL
Eğitim de denetim de şart
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Toplumlar, ona hayat veren dinamiklerle yaşar ve gelişir.
Din, millet olma bilinci, birbirimizi yürekten sevme, özveri gösterme, komşu ve akrabalarla iyi geçinme, yardımlaşma v.b. toplumun hayat damarlarıdır.
Milli gelir artışı, sanayileşme, gelişme asla bu değerlerin yerini tutmaz. Maddi gelişme toplumun bedeni, değerlerimiz ruhudur. Her ikisi bir arada olmalıdır.
Ümitli olmak istiyorum. Ama toplumun gidişatına da hayıflanıyorum.
Selamlaşmıyoruz. Halbuki, selam –tanıdık olsun olmasın- sevgi ve dayanışmanın alfabesidir. Selamlaşmak bir yana yıllarca apartman komşularını tanımayan, hatta öldüğünü kokuşunca fark eden bir toplum olduk.
Anlamak yerine, anlayışını dayatmak, paylaşmayanı ötekileştirmek/ yok saymak kolaycılığı, siyaset, aile ve iş hayatında bizi ayrıştırdı. Huzursuz/mutsuz etti.
Davranışlarımıza (Anne-baba-çocuk, işçi–işveren, amir-memur) sevgi/uzlaşı değil, korku/kavga kültürü hakim oldu. İlgiden yoksun çocuklara aile değil sokak ve internet yön verdi. Para kazanma/mal biriktirme hırsı, eş ve çocuklarımıza ilgi/sevgi gösterme gibi değerlerin önüne geçti. Boşanmalar arttı. Kadınlar hayat mücadelesi nin ortasına atıldı. Yaşadıkları travma yanında, geçim zorluklarıyla mağdur oldular. Onları yiyecek arayan yaralı ceylanlar gibi avladılar. Toplumda ahlaki zaafiyet oluştu.
Komşu, akraba, dost ve esnaflar birbirlerine emanet para verirlerdi. Madden-manen yardımlaşırdık. Komşu komşunun külüne muhtaçtı. Bu değerlerimizi yitirdik. İhtiyaç sahipleri kredi bataklığında boğuldu. Faiz belası borçları çözülemez hale getirdi. Yuvalar yıkıldı/yıkılıyor. Bu çırpınışları/çaresizliği seyrediyoruz.
Her 10 kişiden 7’si (genellikle dar gelirliler) şans-talih oyunlarına (toto, loto, kazı-kazan, iddia v.s) umut bağlar hale geldi.
Uyuşturucu kullanma yaşındaki 33 milyonun 1.7 milyonu, yani 20 kişi den 1’i uyuşturucu bağımlısı. Yıllık kişi başı 20 lt, toplam 73 milyon lt içki tüketiliyor.
Suç ve suçlu oranı artıyor. Toplum her geçen gün bozuluyor.
Cinayet, hırsızlık, kap-kaç, gasp v.b istatistiklerle örnekler çoğaltılabilir.
Bunlar bile “toplum nereye gidiyor?” diye sormamızı sanırım haklı kılar.
Devleti/yetkilileri düşünmeye ve tedbir almaya davet ediyorum.
“Fırat kenarında bir kuzuyu kurt kapsa adl-i ilahi onu benden sorar” diyebilen devlet adamı sorumluluğunu örnek almaları gerektiğini hatırlatıyorum.
Mutlu/huzurlu bir gelecek temenni ve niyaz ediyorum…
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
BİR DÜNYA DELİSİ: TRUMP
AİLE KURUMU TEHDİT ALTINDA
MEMUR VE EMEKLİ ZAMLARI ÜZERİNE…
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
SURİYE’NİN YENİ DÜZENİ İÇİN TAVSİYELER
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK