TAYVAN’DA DANIŞIKLI DÖVÜŞ

 

Son yıllarda ABD ile Çin arasında kıyasıya bir dünya liderliği kavgası var.

ABD ile Çin'in başa güreştiği günümüzde Rusya'nın Putin ile "bölgesel güç olmaktan çıkıp küresel güç olmaya” çabaladığını değerlendiriyorum.

  1. eski gücünde olmadığı, Çin'in her geçen gün dünya liderliğine yürüdüğü siyaset bilimciler tarafından dile getiriliyor. Yaygın olan kanaat de bu yönde.

Hal böyle olunca ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaretini "siyasi güç mücadelesi” olarak okumak doğru olur. Yani ABD "ben liderim, burnunun dibindeyim” demek istiyor.

ABD "tek kutuplu dünya düzenini” sürdürmek için Ukrayna'yı Rusya'ya karşı kullanıyor. Balkanlar'ı karıştırıyor, Gürcistan üzerinden Rusya'ya karşı yeni bir cephe açmayı planlıyor.

ABD, 1972'de "Tayvan'ın Çin'in parçası” olduğunu, 1978'de "Tayvan'la resmi ilişkiyi kesmeyi”, "savunma anlaşmasını feshederek Tayvan'dan asker çekmeyi ve Tayvan'a silah satışını sonlandırmayı” kabul etti.

Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı bu ziyareti aslında ABD'nin taahhütlerine uymadığı anlamına geliyor. Bunun farkında olan ABD yönetimi, "ziyaret resmi değil” diyerek durumu kamufle etmeye çalışıyor.

ABD, baş rakibi Çin'i çevrelemek, Çin'in yakınında asker bulundurmak, kriz oluşturarak burada bulunmasına haklı gerekçe üretmek, bu kartı Çin'le müzakerelerinde koz olarak kullanmak istiyor.

Aslında savaşı, klasik manada "sıcak çatışma” olarak anlama yanlışına düşüyoruz. Küresel aktörler aralarında savaşmak istemezler. Çünkü tarihte her büyük savaş bir süper gücün sonu olmuş, yeni bir süper güç doğurmuştur. ABD, süper güç olmasını 2.Dünya Savaşı'na borçludur.

Süper güçlerin sosyal yapısı farklı din, ırk ve sosyal gruplardan oluşur. Bir savaşta bunların ayrılması ve parçalanmaları kuvvetle muhtemeldir. Hiçbir süper güç, kurulu düzenini tehlikeye atmak istemez.

Bunun yerine Ukrayna'yı "mayın eşeği” gibi kullanma, Finlandiya ve İsveç'i NATO'ya alma, COVİD 19 mikrobu yayma, tedarik zincirleri ile oynama, Pelosi'yi Tayvan'a gönderme gibi ataklarla gerilimi tırmandırmak, dünya ekonomilerinin yönünü belirlemek, dünya siyasetini şekillendirmek ve getirilerinden faydalanmak daha akıllıca değil mi?

İrili ufaklı, ideolojik, ekonomik, siyasi, askeri, teknolojik bir savaşın tam ortasındayız aslında.

ABD ile Çin'in sıcak bir çatışmaya girme ihtimali karşısında borsa, altın, döviz sanal para piyasalarındaki oynaklığı yönetenler zengin oluyor, seyredenler fakirleşiyor.

Pelosi'nin ziyaretinin oluşturduğu gerilim bile hem Tayvan ekonomisine hem de geri kalmış ve gelişmekte olan ülke ekonomilerine inanılmaz darbeler vuruyor.

İşte size savaş gibi görünmeyen savaş.

Süper güçlerin birbirlerine gerçekten düşman oldukları yargısına kapılmak yanlıştır.

Her üçünün de 2.Dünya Savaşı'nın galip devletler kanadında yer aldıkları, bunun avantajını kullanarak BM daimi üyesi olduklarını ve tüm devletler oybirliğiyle bir karar alsalar bile, bu kararın beş daimi üyeden birinin veto etmesi ile hiçbir anlam taşımadığını/taşımayacağını unutmamak gerekir.

Başka bir anlatımla bunların hırlaşmaları nihai tahlilde planlı bir danışıklı döğüştür…


Yazarın Diğer Yazıları