Siyaset Tam Bir Bilmece

Davutoğlu’nun gidişi siyasete bomba gibi düştü.

Tanıma bahtiyarlığına eriştiğim Sayın Davutoğlu’nun çok değerli bir insan olduğundan eminim.

Bu olaya çok üzüldüğümü de itiraf etmeliyim.

Gerçi basında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Davutoğlu arasında anlaşmazlık olduğu söyleniyordu. Ancak basının algı operasyonu yaptığını düşünüyor, buna ihtimal vermiyordum.

Türkiye içte ve dışta ateş çemberinden geçerken bu değişiklik gerekli miydi?

Köklü bir devlet yönetme gelenek ve tecrübesine sahip bir ülke için olayı “emanetçi değil, lider olmak istedi” gibi şahsi çekişmeye bağlamak çok yüzeysel bir yorum olur.

Erdoğan’ın şu ana kadar attığı adımlarda hep başarılı olduğu gerçeği karşısında meseleyi şahsi çekişme ile yorumlamanın çok doğru olmadığı kanaatindeyim. 

Bu işin daha derin, mantıklı ve tutarlı bir açıklaması olması lazım.

Devlet adamlığı sorumluluğu taşıyan insanların şahsi çekişmelerin esiri olacaklarına, Ülke çıkarlarını bu çekişmelere feda edeceklerine ihtimal vermiyorum, vermek istemiyorum. 

Davutoğlu’nun gitmesi niye kaçınılmaz bir sondu? Bilmiyorum.

Erdoğan’ın “Uzaması sıkıntı yaratırdı. Nasıl olsa olacaktı. Böyle olması daha iyi oldu” demesini nasıl okumak lazım?

Pelikan dosyasındaki iddialar doğru mu?

Devletin tepesinde derin görüş ayrılıkları ve fikri ayrışmalar mı yaşandı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı ile ipleri kopardı da, Davutoğlu Batı’ya mı yanaştı?

Olay, başkanlık sistemini fiilen hayata geçirme, kamuoyunu buna alıştırma,  Davutoğlu ile Başbakanlık makamını ve ‘Güçlü başbakan, güçlü Cumhurbaşkanı’ dönemini kapatma uygulaması mıydı?

Bir erken seçimde MHP ve HDP’nin baraj altında kalacağı, AK Parti’nin tek başına Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu elde edebileceği mi hesaplandı?

AK Parti’nin yeni anayasa yazım çalışmaları sırasında temel fikir ayrılıklarına mı düşüldü?

Dokunulmazlıkların kaldırılması gündemde iken yaşanmasının bir anlamı var mı?

Mülteci değişimi, Avrupa’ya vizesiz seyahat anlaşması için AB’nin istediği şartlarla mı ilgili?

Bilmiyoruz.

Bu bilinmeyenler Davutoğlu’nun acilen gitmesini icap ettirecek kadar önemli demek ki.

Bu kadar bilinmeyen ile varılacak yargının isabeti, karanlıkta sıkılan kurşun kadar olur.

Giderken bile fitneye pirim vermeyen, birlik beraberlik içerikli açıklamaları ve takındığı tavır, Davutoğlu’nun asaletli ve iyi bir devlet adamı olduğunu gösterdi.

Fakat; şahıslar ve partiler gelip geçicidir. Kalıcı olan Ülkenin menfaatleri ve Milletin bekasıdır.

Ülkeyi yönetenlerin, muhalefet partilerinin ve biz sade vatandaşların bu şuurla hareket etmesi icap eder. Siyasi çekişmelerin esiri olmadan birlik ve dirliğimizi korumak herkes için tarihi ve vicdani bir görevdir.

Bekleyip görmekten ve hayırlısını dilemekten başka çıkar yol görünmüyor…


Yazarın Diğer Yazıları