PKK,DAEŞ,PYD Ve Paralel Yapı ‘Batı Projesi’dir

Türkiye; sancılı günler yaşıyor ve önemli bir dönemeçten geçiyor…

Koalisyon ve erken seçim tartışmaları ile süren belirsizlik…

“Paralel yapı” ile mücadele...

Devletin PKK’ya karşı başlattığı harekat…

İncirlik üssünün ABD’ye açılması ve Türkiye’nin müttefikleriyle DAEŞ’a karşı başlattığı harekat…

Batı’nın nükleer silah üretimi konusunda İran ile vardığı antlaşma…

Rusya’nın, İran’ın ABD’nin ve Batı’nın Suriye hesapları…

Kuzey Suriye’de PYD’ye kurdurulmak istenen Marksist devlet ile Türkiye’nin İslam Coğrafyasıyla fiziki bağlantısının kesilmek istenmesi…

Bu problemlerin her birisi ayrı birer araştırmaya, ciltler dolusu kitaba konu olacak kadar kapsamlıdır.

PKK da, DAEŞ da, PYD de, paralel yapı da Batı projesidir ve bunlar “üst aklın” uşaklarıdır.

Bu sadece benim iddiam değil. Bizzat Öcalan, “Demirtaş uluslararası bir projedir” diyor.

Türkiye; bunlardan gelen saldırılara elbette seyirci kalamaz ve gerekli tedbirleri almak zorundadır. 

Bu problemler, piyonları yiyerek değil, onları ileri süren üst aklın oyunlarını bozarak çözülebilir.

Devlet, kendi okulunda gençleri kazanamazken, PKK gençleri daha ortaokul sıralarında kendine taraftar yapabiliyorsa, Kandil’i bombalamakla PKK terörünü bitiremez.

Devlet, resmi ideolojisini ve birkaç ilkeyi anlatarak hiçbir genci kazanamadığını artık görmelidir.

Türk-Kürt İslam ortak paydasında birleştiği için din, devlet ve vatan için Çanakkale’de yan yana savaştı. Artık Devletin, İslam inanç ve terbiyesi ve birleştirici harcı ile gençleri  kazanabileceğini görmesi lazım.

Paralel Yapı’nın yürüttüğü “KCK operasyonları” ile “BDP ya da HDP liderliği” yapabilecek binlerce Kürt kurmay tutuklandı. Paralel yapı şimdi açıkça HDP’yi destekliyor ve oy veriyor. Garip değil mi?

Paralel Yapı, “dizayn ettiği  HDP’nin barajı aşması için kendi medyası ve Doğan medyası ile  olağanüstü çaba harcayarak “bugünkü terör ortamı”na zemin hazırladı.!..

Paralel yapının amaçlarını göremeyen, onlara büyük imkan ve fırsatlar sunan, “çözüm süreci sekteye uğramasın” diye “PKK’nın kendini nadasa çekerek silahlandığını, bölgeye hakim olmak için teşkilatlandığını” görmeyen, “seçim tehdit ve hilelerine engel olmayan” Erdoğan’ın ve AK Parti’nin de sorumlukları büyüktür.

DAEŞ ise; ABD işgalleriyle İslam coğrafyasında yaşanan acılara tepki duyan insanları, MOSSAD ve Batılı istihbarat örgütlerinin organize etmesiyle mantar gibi birden ortaya çıkarılan yapay bir örgüttür. 

ABD; “maşa varken elini yakmama” akılcılığıyla, bizzat işgal etmek yerine, örgütledikleri “bölgesel  hizipleri vuruşturma” politikası uygulamaya başlamıştır. Bölgeye “müdahalenin meşru mazeretini” üretmek için DAEŞ’ı kuran da, çektikleri videolarla korkunç bir güç olarak tanıtanlar da aynı güçlerdir.  

PKK, DAEŞ, PYD ve paralel yapı “Orta-Doğu haritasını değiştirmek” için üst aklın kullandığı uşaklardır.

Bu uluslararası satrançta, Türkiye, bağımsız ve milli bir politika izlemeli, Batılıların, Rusya’nın ve diğer güçlerin güdümünde hareket etmemeli, “bölgenin en önemli gücü” olduğunun farkında olmalıdır.

Türkiye; olaylardan “doğrudan etkilendiğini”,  “onaylamadığı bir çözümün kalıcı olamayacağını” muhataplarına iyi anlatmalı, ağırlığını koyarak “milli çözüm ve politikalarını” kabul ettirmelidir.

Yöneticiler, tarihte İslam ile var olduğumuzu, huzurun, kardeşliğin yolunun –birleştirici unsur olarak-  yine İslam olduğunu asla unutmamalıdırlar…


Yazarın Diğer Yazıları