OY TERCİHİMİZDEN ALLAH’A HESAP VERECEĞİZ

Millet İttifakı'nın bileşenleri her yönden birbirlerine taban tabana zıt fikirler taşıyorlar.

Beş sağ parti nasıl oluyor da CHP gibi bir sol partinin kuyruğuna takılıp, Kılıçdaroğlu'nu Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyorlar. Gerçekten anlamak mümkün değil. Bunun tek bir izahı var: O da uluslararası karar vericilerin emriyle, talimatıyla ve kirli pazarlıklarıyla bir araya getirilmiş olmaları.

Akşener'in, Millet İttifakı'na onca ağır hakaretinden sonra uluslararası karar vericiler azarlayınca iki gün içinde dayak yemiş çocuklar gibi sus pus olarak, tükürdüğünü yalayarak masaya döndüğüne şüphe yok.

6'lı Masanın gizli ortağının HDP olduğunu sağır sultan bile duydu. PKK elebaşı KALKAN'ın açıklamaları ortada. HDP'nin PKK'nın izni, onayı ve talimatı olmadan hareket edemeyeceğini de bilmeyen yok.

Buna rağmen Akşener'in Kemal'in Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla HDP ile görüşmesine, Kandil'in Anayasa'dan Türk kelimesinin çıkarılması, özerklik talebi, anadilde eğitim, kayyum tayininin yasaklanması gibi kabulü mümkün olmayan taleplerine karşı ses çıkar(a)mamasının başkaca izahı olabilir mi?

Saadet'in partilerini, İmam-Hatipleri kapatan, 28 Şubat ve baş örtüsü zulmünün mimarı, kur'an kurslarını kapatacağım diyen her fırsatta İslam'a ve İslami değerlere hakaret eden, LGBT'ci sapıklara (lezbiyen, gey, bio seksüel, trans seksüel) özgürlük tanıyacağım diyen CHP ile saf tutması ne ile izah edilebilir?

Gültekin UYSAL'ın 1960 ihtilalini yapan, genel başkanı olduğu Demokrat Parti'yi kapatan, Menderes'i asan CHP ile aynı masaya oturması makul ve akıllı bir siyasetçinin yapacağı iş mi?

"Ak Parti'ye ihanet etmem. Edersem yüzüme tükürün” şeklindeki bağlayıcı taahhüdüne ve de, kendisine "çapsız” diyen Kılıçdaroğlu'na "adam değilsin” diye karşılık veren Davutoğlu'nun siyasi karar vericilerin zorlaması olmasa CHP'nin yanında konumlanması ve kuyruğuna takılması mümkün olur muydu?

Her ne kadar uzun yıllar milliyetçi-muhafazakâr seçmeni aldatmalarına rağmen Gül'ün suflörlüğünü ve Biderberg'ci Babacan'ın 6'lı masada yer almasını çok yadırgamıyorum. Açıkça ortaya çıktı ki; her ikisi de İngiliz Kraliçesinin nişanlarına mazhar olacak kadar Batı'nın mutemet adamlarıymış.

Temel soru şu: Bu tablo ortada iken İyi Parti, Saadet, DP, Gelecek ve DEVA Partisi'nin milliyetçi-muhafazakar, dindar seçmeni Millet İttifakı'na destek verecek mi? Destek verecekse ne oranda destek verecek? Destek verenler bu dünyada da ahirette de de bunun vebalini düşünmeyecekler mi?

Kanaatim odur ki; bu beş sağ partinin tabanı ekseriyetle Millet İttifakı'na oy vermeyecek, teröre destek verenlerin, vatanın bölünmesi demek olan özerkliğe prim verenlerin, ibnelere özgürlük vaat edenlerin, mavi vatana karşı çıkanların, özetle bu milletin zararına yol açacak politika ve politikacılara prim vermeyecektir.

Hele ABD'nin Yunanistan'a askeri yığınak yaptığı, Yunanistan'ın kıta sahanlığını 12 mile çıkaracağını ilan ettiği, ABD'nin binlerce TIR silah ve mühimmatı PKK'ya vererek güneyimizde bir terör devleti kurdurma hazırlığı içinde olduğu, Doğu Akdeniz'de zengin hidrokarbon yataklarının paylaşılması için çetin bir savaşın verildiği, 15 Temmuz darbesi ile yarım kalan Türkiye'ye diz çöktürme operasyonunu tamamlamak için ülkemizin dört bir yandan çevrelendiği bir dönemde oy tercihlerimiz hayati bir öneme sahiptir.

Hürriyet ve demokrasi geleceğine inanarak Abdülhamit Han'ı tahttan indirmek için çalışan Rıza TEVFİK, padişah tahttan indirildikten sonra yapılanları görünce pişman olmuş, o meşhur şiiriyle Sultandan özür dilemişti. Ama iş işten geçmiş, kısa süre içinde koca Osmanlı paramparça edilmişti.

Aynı pişmanlığı yaşamamak için tarihten ders almak, verdiğimiz oylardan dolayı da Allah, Millet ve tarih önünde sorumlu olacağımızı ve hesap vereceğimizi unutmamak zorundayız…

KONYA – 15 Mart 2023


Yazarın Diğer Yazıları