MÜTTEFİK MİSİNİZ? DÜŞMAN MISINIZ?

Bugün NATO tarihi açısından en önemli zirvelerden biri başlıyor. En önemli gündem maddesi şüphesiz NATO'ya girmek isteyen İsveç ve Finlandiya. Teröre destek verdikleri için bu ülkelerin üyeliğini veto etme kararı alan Türkiye'yi kıskaca almaya şimdiye kadar olduğu gibi tatlı sözler ve boş vaatlerle ikna etmeye çalışacaklar. Tüm dünyanın gözü kulağı bu zirvede, özellikle Türk Heyeti'nde olacak.

Türkiye'nin isteği çok basit, hukuki ve haklı. "Müttefik isek bana karşı olan terör örgütlerini desteklemeyin, hamilik yapmayın, silahlandırmayın” diyor. Bu sözler sadece İsveç ve Finlandiya'ya değil. Başta ABD olmak üzere topraklarında FETÖ/YPG/PKK'lılara hamilik eden, onları silahlandıran her ülkeye...

Bu kritik zirve öncesi İletişim Başkanı Fahrettin ALTUN şöyle diyor:

"Türkiye, içinde bulunduğu ittifaklara ve ikili ilişkilere değer ve güç katan bir ülkedir. Kendi güvenlik ve savunma gerekliliklerimizi yerine getirirken, bölgesel ve küresel meselelerde de masada ve sahada çıkarlarımıza ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde hareket ettik, ediyoruz. Müttefiklik ilişkisi içerisinde olduğumuz komşularımız ve diğer ülkelerden de elbette samimi bir dayanışma bekliyoruz.

Terör örgütleri ile bazı ülkelerin ilişkilerini belge, bilgi ve raporlarla net bir şekilde gözler önüne serdik. Bu gerçek ortadayken bu ülkelere Türkiye ile müttefiklik gururunu yaşatamayız. NATO şemsiyesi altında olası bir savaş halinde İsveç ve Finlandiya'nın toprağını korumakla yükümlü olacaksak, bu ülkelerden de bizim mücadele ettiğimiz terör örgütlerine karşı kararlı bir duruş beklemek en doğal hakkımız.

Açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz; NATO'ya katılmak isteyen ülkelerin bizim terör örgütü kabul ettiğimiz örgütlere karşı bir tavır, terörle ortak bir mücadele sergilemeleri gerekiyor.

Terör örgütlerinin İsveç ve Finlandiya'daki faaliyetlerinden uzun süredir rahatsızlığımızı dile getiriyoruz. Ancak bu ülkeler, terör örgütüyle olan ilişkilerini sürdürdüler/sürdürüyorlar.

Türkiye, hem kendi milli güvenliği hem de NATO'nun kolektif güvenliği prensipleri çerçevesinde PKK/YPG'ye karşı bu ülkelerden net bir tavır sergilemelerini bekliyor. Bu ülkelerin terör örgütleriyle aralarına kesin bir çizgi çekmelerini, hangi ad altında olursa olsun terör örgütüyle bağlantıları açık olan isimleri iade ve sınır dışı etmelerini bekliyor. Müttefik ülke başkentlerinde terör örgütlerinin propaganda ve finansman faaliyetlerinin de engellenmesi gerekiyor.

NATO içindeki ya da girmek isteyen ülkelerin birbirlerine karşı yaptırımlar uygulaması da müttefiklik ruhuna aykırıdır. İttifak'ın geleceği için üye ülkeler ve aday ülkelerin birbirlerine yönelik yaptırımları, silah ve savunma sanayine yönelik ambargolar, fiili kısıtlamalar bir an önce sonlandırılmalıdır.

Türkiye olarak bu konuda net bir duruşumuz var ve buna devam edeceğiz. Terör örgütlerine karşı somut adımlar ve tavır değişikliği, silah ambargosu ve savunma sanayine yönelik kısıtlamaların kaldırılması, terör örgütü mensuplarının iade ve sınır dışı edilmeleri konusunda adım atılmadığı sürece Türkiye olarak yeni üyelikler konusundaki pozisyonumuzu koruyacağız.”

Bir kısmı diplomatik dille ifade ediliyor belki. Ama ben olsam "Fethullah GÜLEN'i ve lider kadrosunu iade edin, , PKK'lıları ve lider kadrosunu verdiğiniz silahlarla beraber bize teslim edin, F-35 programına tekrar alın veya ödediklerimizi derhal ve nakden iade edin. Yunan adalarını silahlardan arındırın ve Dedeağaç başta olmak üzere Yunanistan'daki ABD üslerini boşaltın.”derim.

Elimize düştüler bir kere. Pes etmeyelim. Yolunmadık yerden ot yolduralım.

KONYA – 29 Haziran 2022


Yazarın Diğer Yazıları