BİR KÜLTÜR İNSANI: FAHRİ ÖZPARLAK
Altın yatırımcılar için koruma kalkanı oldu
FOSİL DÜŞÜNCE
Her Kitabın Anlaşılma Rehberi Tek Bir Kitaptır
Tarımın Kalbi Konya’da Attı
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
KONYADA TRAFİK
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Biri cumhurbaşkanına söylesin, Konya’yı kaybediyoruz
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Destansı Galibiyet
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
İnsanlar, devletleri ve vatanları bir olsa da, tarih boyu inançları ve etnik kökenleri ayrı topluluklar halinde yaşadılar. Sistemler farklı kimliklerin bir arada, huzur içinde nasıl yaşatılacağı sorusuna cevap aradılar.
Batı, kilise baskısından bunaldı. Kurtulmak için “dinin hayatı düzenlemesini” reddetti ve laikliği ortaya attı, dini hayattan dışladı, ama “çıkarcılığı ve sekülerizmi” din yaptı. Yetinmedi. Dayatarak dünyaya ihraç etti.
Peki, laiklik, barış ve huzur getirdi mi? Şüphesiz hayır! İnsan özüne aykırı bu anlayış savaşlara yol açtı.
Batı, “çıkar dininin para tanrısına” taparak -çoğu 1. ve 2. dünya savaşında- iki yüz milyon insanı katletti.
Maalesef Batı, çıkarları için fikri ve siyasi tuzaklarla, farklılıklarımızı nifaka dönüştürdü. Son iki yüz elli yıldır milyonlarca Müslümanı acımasızca katletti, katletmeye de devam ediyor. Biz de çaresizce, acı içinde izliyoruz.
Farklı inançları güvence altına alan, onlarca milleti bir arada, barış içinde yaşatmayı başaran Osmanlı medeniyeti ve çözümleri varken (bir başka yazıma konu olacak)Batı laikliğine ne bizim, ne de insanlığın ihtiyacı yok.
Allah Rasülüne, “…biz, seni onların üstüne bekçi dikmedik,” Enam 107, “Sen…Allah adına onlar üzerinde zor kullanamazsın.” Şura 6, “…onlara yumuşak davrandın, katı kalpli olsaydın çevrenden dağılırlardı.” Ali imran 159, “Sizin dininiz size, benim dinim banadır!” Kafirun 6, “Müşrikler senden güvence isterse, Allah kelâmını anlaması için fırsat ver; yine Müslüman olmazsa onu güvende olacağı bir yere ulaştır. Bu müsamaha, onların bilmemelerinden dolayıdır.” Tevbe 6, “…kim hidayete ererse, kendi nefsi içindir, kim dalâlette kaldı ise…kendi aleyhine dalâlettedir...” Zümer 41, “…Rabbin dileseydi herkes iman ederdi. Ey Nebi! İnsanları iman etsinler diye zorlayacak mısın?” Yunus 99, “O halde (Resûlüm) öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin” Gaşiye 21 ayetleriyle zorlama yetkisi vermedi.
Ama; Batı’dan ithal, laik Cumhuriyet anlayışı “tek tip insan yetiştirmek”, “herkesi aynı kalıba sokmak ” için dayattı. Herkesi Türk olmaya, Türkçe konuşmaya, Atatürk’ü sevmeye, resmi ideolojiye inanmaya, laik olmaya, şapka giymeye, kravat takmaya, resmi ritüel ve törenlere katılmaya zorladı. Yetinmedi. İstiklal Mahkemeleri ile eşi görülmemiş zulüm ve haksızlıklar yaptı. Bu, herkesi aynı numara ayakkabı giymeye zorlamak kadar mantıksız, gerçeğe ve insan fıtratına (özüne) aykırıdır. Öyle olunca da “Laiklik adına olmadık maskaralıklar yapıldı.”
Ben demiyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanı diyor. İşte bu maskaralıklardan bir demet:
“İslam’da Rasyonel/modern reform” yapmak üzere komisyon kuruldu. “M. Kemal’e iman esasları
(Amentü), M. Kemal’i öven Mevlid ve Atatürk Ekber’le başlayan ezan yazıldı.” “İslam’a karşı Kemalizm, Kabe’ye karşı Çankaya, Kur’an’a karşı Nutuk savunuldu.” “Camilere sıra konması, ibadetlerin müzikli yapılması, sabah ve akşam dışındaki namazların camide kılınmasının yasaklanması önerildi.” “Ahlâk, vatana hizmet, çalışma, yardımlaşma, ilim aşkı, temizlik, kanunlara saygı dışındaki ayetlerin Kur’an’dan çıkarılması, yerine kanun maddeleri konması, sûrelerin “Vergi, Ticaret, Yasalara Saygı” Sûresi” olarak değiştirilmesi teklif edildi.” “İslam gelişmeye engel, Türk Milletini uyuşturdu, Hıristiyanlık resmi din olsun” teklifi getirildi. İslam için “Hz. Muhammed’in kurduğu Arap dini”, “çöl kanunu” dendi. Peygamberimize “baldırı çıplak çöl Arabı” diye hakaret edildi. “ M. Kemal’in, dini hükümleri kaldırma yetkisi olduğu söylendi. Türkleri İslam’dan kurtarmak için yirmi yıla ihtiyaç var dendi. Bazı camiler satıldı, bazıları yıkıldı, bazıları müze ve depo yapıldı. Bazı camiler halkevi olarak kullanıldı, eğlenceler düzenlendi.
Ama hiçbir kilise ve havra satılmadı, yıkılmadı, müze ve depo yapılmadı. Böylece laikliğin tüm dinlere eşit mesafede olmak anlamına geldiğinin (!) en güzel örnekleri verildi. Bazı camiler parti binası yapılarak altı ok dikildi. Cumhuriyeti kuran parti dini siyasete alet etmenin harika (!) bir uygulamasını da gerçekleştirmiş oldu.
Gülünecek laikliklerin, gülünecek uygulamaları bizi “muasır medeniyet” seviyesine çıkarttı… (!)
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
BİR DÜNYA DELİSİ: TRUMP
AİLE KURUMU TEHDİT ALTINDA